Türkçe English

Ergenlikte Ahlak ve Din Gelişimi

Ahlak nedir?

Ahlak kavramı din kavramından farklı olarak tüm kültürler için neredeyse tümüyle ortak bir takım değerleri ifade eder. Örneğin, başkalarının haklarına saygılı olmak, çalmamak, yalan söylememek, toplum kurallarına ve hukuka uygun davranmak ahlak kavramı içinde ele alınabilir. Ahlaklılık olarak görülen davranış ve tutum stilleri kültürler arasında farklılıklar gösterse de o davranış ve tutumun kendisi neredeyse tüm kültürler için değişmezdir. Sokakları kirletmemek, toplum içinde çıplak dolaşmamak ortak kabullerdir, fakat bu kabullerin uygulama biçimi, ölçüsü ve uyulmadığında uygulanan yaptırımlar her toplumda değişken olabilir.

Ergenlik öncesinde bazı ahlak kurallarının anlaşılması ve uygulanması zor olabilir. Örneğin, çocuklar sokakta bir miktar para buldukları zaman öncelikle sahibinin aranması gerektiği düşüncesinin anlamını kavrayamayabilirler. İnsanlık tarihi boyunca gelişen ve yazılı olmayan kurallar halinde uygulanan ahlak kuralları toplum içindeki dayanışmayı sağlamaya yöneliktir. Ahlak kurallarının yasalardan farkı uygulanmaması durumunda net bir cezası olmamasıdır. Örneğin, birisi sokakta yere düştüğünde ona yardım etmemek, bir toplu taşıma aracında başkalarının önünde yemek yemek, tanıdığımız birisiyle karşılaştığımızda selam vermemek, Pazar sabahı erken saatlerde gürültü yaparak komşuları rahatsız etmek vb. davranışların yaptırımı genellikle toplum içinde hoş görülmeme ve zaman içinde dışlanma şeklinde olabilir.

Ergenlikte gelişimi hızlanan bilişsel işlevler (örneğin, davranışların sonuçlarını öngörme, özdenetim, vb.) ile paralel olarak ergen ahlak kurallarının da anlamını ve işlevini kavramaya başlar. Gerçekliğin kişiler arasında göreceli olarak algılandığını, diğer kişilerin olayları farklı algılayabileceklerini fark eden ergen kendini diğerlerinin yerine koyabilmeyi öğrenmeye başlar. Aslında ergen bir taraftan ahlak kurallarını anlar ve içselleştirirken, bir yandan da bu kurallardaki ölçülerin göreceliğini de fark eder. Diğer bir deyişle, bu kuralları hayatında uygulamaya başlarken, yer ve zamana göre bu kuralların içeriğindeki esnekliğin ayırdına varır ve bireysel tercihlerini şekillendirir.

Ergenlikte ahlak kuralları nasıl öğrenilir?

Ahlak gelişimi ile ilgili en çok bilinen kuramcı olan Kohlberg, tüm insanlar için ortak olan ve birbirini izleyen altı aşamayı içeren bir ahlak gelişimi modeli ortaya koymuştur (Colby ve Kohlberg, 1987; Kohlberg, 1984). Kohlberg’e göre ergenlik öncesi dönem gelenek öncesi dönem olarak adlandırılır ve ilkinde ihtiyaçları giderme gibi temel işlevlere, ikincisinde kendisine söylenen kurallara uyma, cezadan kaçınma gibi tutumlara dayalı bir ahlaki yargılama düzeyinden bahsedilir. Zaman içinde dışarıdan bir otorite figürü olmaksızın toplumun kurallarının benimsendiği, kişilerarası ihtiyaçlara ve bireysel rollerin gerektirdiği normlara uyma işlevine dayalı geleneksel döneme girilir. Bu döneme geleneksel dönem denmesinin nedeni geleneksel olarak kabul edilegelmiş kuralları pek de üzerine düşünmeden kabullenmek ve uygulamak temel ahlaki tutum haline gelmiş olmasıdır. Daha sonrasında gelenek sonrası döneme girilir. Bu dönemde kişi ahlaki kuralların anlam ve işlevini bilerek ve içselleştirerek bu kuralları uygulamaya başlar. Örneğin, insan hakları, doğanın korunması, çalışmanın erdemi, vb. kavramlar ön plana geçer. Bu dönemde ayrıca birbiriyle çelişen ahlaki kuralların varlığı fark edilir. Örneğin, insanlar arasında eşitlik ve ihtiyacı olana öncelik tanınması gibi iki kavram arasında bazen tercih yapılması gerekebilir. Bu noktada eşitlik ve adaletten bir ölçüde daha ileri bir kavram olan hakkaniyet kavramı öne çıkar. Öte yandan, ahlaki kuralların içeriğinin esnekliği, yer ve zamana göre göreceliği anlaşılır.

Kohlberg’in ahlaki ikilemleri ortaya koyduğu örneğinde, özetle 'Heinz'ın karısı hastadır; tedavi için gerekli ilacı almaya yeterli parası da yoktur ve ilacı fahiş fiyatla satan eczacı da indirim yapmamaktadır. Heinz, karısının hayatını kurtarmak için eczacının laboratuvarına girer ve karısına gerekli ilacı çalar'. Görüşülen kişilere Heinz'ın haklı olup olmadığını, nedenleriyle birlikte açıklamaları istenir.

Kohlberg’in ahlak gelişimi kuramı daha çok yasakların anlamlandırılması üzerine odaklanmıştır. Kohlberg ahlaki gelişim sürecini bireysel kimlik gelişim sürecinin önemli bir parçası olarak görür. Ahlaki değerler kişinin neyi ‘doğru’ neyi ‘yanlış’ olarak gördüğünü belirleyen değerlerdir. Ahlâk gelişimi kişinin toplumsal değer yargılarını öğrenerek içinde bulunduğu çevreye uyumunu, fakat sonuç olarak kendi ilke ve değer yargılarını oluşturmasını amaçlar. Kohlberg, ahlâksal düşüncenin gelişimi ile ilgili kuramını 3 düzeyli bir tablo ile açıklamaktadır. Birinci düzey “gelenek öncesi dönem”, ikinci düzey “gelenek dönemi”, üçüncü düzey ise “gelenek sonrası dönem” olarak adlandırılır. Her düzey iki evreden oluşur ve toplam altı evre tanımlanır.

Kohlberg’in kuramı ergenlikle ilgili neleri içerir?

Kohlberg ahlaki gelişim sürecini bireysel kimlik gelişim sürecinin önemli bir parçası olarak görür. Ahlaki değerler kişinin neyi ‘doğru’ neyi ‘yanlış’ olarak gördüğünü belirleyen değerlerdir. Ahlâk gelişimi kişinin toplumsal değer yargılarını öğrenerek içinde bulunduğu çevreye uyumunu, fakat sonuç olarak kendi ilke ve değer yargılarını oluşturmasını amaçlar. Ahlâk gelişimi toplumun adet, gelenek ve göreneklerinin içselleştirilmesi sürecidir. Toplum içinde nasıl davranması gerektiğinin farkında olmaktır. Birlikte yaşadığımız insanlara karşı görev sorumluluklarımızı öğrenme ahlâki gelişimin bir parçasıdır. Ahlâk gelişiminin son hedefi evrensel ilkeler, doğru-yanlış, hak ve adalet kavramları doğrultusunda kişinin kendi doğrularını ve ilkelerini geliştirmesidir. Ahlâki gelişim çocuğun insan ilişkileri alanındaki bilişsel gelişimini kapsar.

Kohlberg, ahlâksal düşüncenin gelişimi ile ilgili kuramını Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına dayandırmış ve en somut ve yüzeysel ahlâk anlayışından en soyut ve derin ahlâk anlayışına ulaşan 3 düzeyli bir tablo oluşturmuştur. Birinci düzey “gelenek öncesi dönem”, ikinci düzey “gelenek dönemi”, üçüncü düzey ise “gelenek sonrası dönem” olarak adlandırılır. Her düzey iki evreden oluşur ve toplam altı evre tanımlanır:

A. Gelenek öncesi dönem

  • Birinci evrede “ceza eğilimi” (4–5 yaş) evresidir. Çocuk için doğru ve yanlışı belirleyen en önemli olan şey eylemlerin sonuçlarıdır. Çocuğun cezalandırılmasını engelleyen eylemler doğru olanlardır. Dünya çocuğun kendisinden ibarettir. Bu dönemde ceza ve itaât eğilimi ağır basar. Otoriteye uyma temel güdüdür. Bu dönem okul öncesi çocukların ahlâki gelişimini açıklamak için kullanılır. Bu evrede cezadan kaçınmak için kurallara itaât ederler. Davranış bütünüyle dışardan denetlenir. Dışarıdan gelen emirler, cezalar ve ödüllendirmeler davranışın yönünü belirler. Gücü elinde tutan otoritenin her dediği doğrudur.

  • İkinci evre “ödül eğilimi” (6–9 yaş) evresidir. Çocuklar ödül elde etmek ve yapılan iyiliklerin geri dönmesi için uyum davranışı gösterirler. Çocukların ihtiyaçlarını karşılayan, diğer bir deyişle ödül getiren tutum ve davranışlar doğru, ihtiyaçları engelleyen, diğer bir değişle ceza getiren tutum ve davranışlar yanlıştır.

    B. Gelenek dönemi

  • Üçüncü evre “iyi çocuk eğilimi” (10–15 yaş) evresidir. Bu evrede başkalarının onaylamamasından kaçınmak için toplum kurallarına uyum gösterirler. Yaşamlarına etki eden önemli kişilerin (özellikle akran gruplarının) normları kabul edilir. Bu dönemde bireyler diğerlerinin davranışlarını daha önceki dönemlerde olduğu gibi sadece sonuçlarına göre değil, niyetlerine göre de değerlendirmeye başlarlar. Kohlberg kız çocuklarının erkeklere göre bu evrede daha uzun süre kaldıklarını öne sürmüştür (Nicolson ve Ayers, 2004). Kız çocukları diğerlerine yardım etme ve kişiler arası ilişkileri ön planda tutmaya eğilimli olurken, erkek çocukları hak ve adalet kavramlarına daha fazla odaklanırlar.

  • Dördüncü evre “yetke eğilimi” (15-18 yaş) evresidir. Bu evrede çocuğun ahlak kurallarını gözlediği ortam aile sınırlarını aşmış ve tüm topluma yönelmiştir. Dış dünyadaki düşünce sistemleri değişmez ve katı kurallara sahip olarak algılanır. Yasalar ve dini kurallar öncelikle korku kaynağıdır.

    C. Gelenek sonrası dönem

  • Beşinci evre “sosyal anlaşma eğilimi” (18–20 yaş) evresidir. Bu evrede davranışlara toplumsal refahın temelini oluşturduğu herkes tarafından kabul edilen ilkeler rehberlik eder. İnsan hakları, eşitlik gibi kavramlar yasalardan daha da değerlidir. Yasalar değişebilir ama bazı evrensel öncelikler hiçbir zaman değişmezler.

  • Sonuncu evre ise “evrensel ahlâk ilkeleri eğilimi” (20 yaş üzeri) evresidir. Evrensel değerler ön plandadır. Bu evrede davranış ve tutumlara bireyin kendi seçtiği ahlak ilkeler ve yaşam görüşü yol gösterir.

    Kohlberg’in kuramına göre ergenlik döneminde ödül ve ceza temel yönlendirici olmaktan çıkar. Ailenin otoritesi sorgulanmaya başlar ve toplumdaki diğer düşünce sistemleri de ergenin düşünce dünyasında değerlendirme sürecine alınır. Belirli bir tutarlılığı olan, toplum tarafından genel olarak kabul görmüş felsefi ve dini sistemler sınanmaya başlar. Ergen zaman zaman belirli düşünce sistemlerine tümüyle itaat eğilimi gösterirken, kısa zamanda çok farklı bir düşünce sisteminin radikal savunucusu olabilir. Geleneksel dönemden gelenek sonrası döneme geçiş her ergende gerçekleşmez ve erişkinlik yaşantısında da bu evredeki ilkelere göre ahlaki yapılanma devam eder. Gelenek sonrası döneme geçiş ergenliğin son dönemlerinde ve genç erişkinlik döneminde başlar. Bu dönemde düşünce sistemleri tümüyle kabul edilmeyebilir. Toplumun ve dini yönelimlerin anlamları ve işlevleri sorgulanır. Bireysel refahın yerini evrensel öncelikler alır. Zamanla birey kendisine özgün bir ahlaki yapılanma kazanır.

    Daha sonraları Eisenberg, prososyal ahlaki anlamlandırma gelişimini benzer şekilde beş ardışık evre ile modellendirmiştir (Eisenberg, 1990, 1998):

    1. Okul öncesi dönemdeki çocukların oldukça hedonistik (zevk ve haza düşkün) oldukları,

    2. daha sonra okul çağında diğer çocukların haklarını ve isteklerini de dikkate aldıkları vurgulanır. Okul çağında iyi ve kötü, doğru ve yanlış katı ve net olarak ele alınır. Bu yaştaki çocuklar neyin iyi, neyin doğru olduğu üzerinde oldukça fazla ilgilenirler.

    3. Ergenlik öncesine doğru diğerlerinin duygu ve düşüncelerini anlama çabası ön plana çıkar.

    4. Ergenliğin başladığı ilk dönemlerde ergenler özellikle akranları ile yoğun bir empati içine girmeye, onların haklarını savunmaya ve sıkıntılarını gidermeye aşırı odaklanabilirler. Zamanla, toplumsal normlar ve değer yargıları (örneğin, milliyetçilik, dini kabuller) ergenin gündeminde öncelikli bir yere oturur.

    5. Sonrasında da evrensel değerler (ör, insan hakları, toplumların refahı) öne çıkar.

    Hem Kohlberg hem de Eisenberg her bireyin bu gelişim evrelerinin tümüne ulaşmadığını belirtir. Toplumun oldukça büyük bir bölümü ahlaki gelişim açısından geleneksel dönemde yaşamlarını sürdürürler. Öte yandan, önemli bir bölümünün ergenlik döneminde gelişmesi beklenen ahlaki değerlerin uygun bir şekilde gelişimini önleyen çeşitli etkenler olabilir. Özellikle bireysel özellikler ergenin akranlarına göre ahlaki değerlerde geri kalmasına yol açabilir. Örneğin, ergenlik öncesinde başlayan dikkat ve dürtü kontrol sorunları zamanla antisosyal davranışların gelişmesine yatkınlık hazırlar. Özellikle çevresel, ailesel koruyucu etkenlerin eksikliğinde antisosyal tutumlar desteklenir. Bu ergenler sosyal normları, ahlaki değerleri bir ölçüde biliyor olsa da uygulamakta zorluk çekerler. Öte yandan, sosyal öğrenme becerileri yetersiz olan, empati kurmakta zorlanan ergenler bu kuralları uygulamak isteseler de öğrenmekte zorlanırlar. Benzer şekilde, zeka gelişiminde geriliği olan ergenler de bilişsel işlevlerindeki yetersizliklere bağlı olarak ahlak gelişimlerini yeterince tamamlayamazlar.

    Ergenlikte dini tutumların gelişimi nasıl olur?

    Ergenlikteki bilişsel gelişime paralel ahlaki gelişimin bir yan unsuru olan dinle ilişkili alanlara da ergenlik döneminde ilgi artar. Özellikle üstbiliş becerileri geliştikçe, diğer bir deyişle ergen kendisinin daha fazla farkında oldukça diğer canlılar gibi kendisinin de öleceğini daha net olarak görmeye başlar. Kendi varlığının anlamını ve ölümden sonrasını daha çok düşünür. Kimlik ve kendilik gelişiminin bir unsuru olarak dini kimlik de şekillenmeye başlar. Kimlik gelişim sürecine benzer olarak denemeler yapılır. Farklı dini yöntemler ve farklı inanışlar sınanabilir. Bireysel dini inancın tutarlı bir bütün olarak şekillenmesi zamanla olur. Bu süreçte ergen tutarsız ve aykırı dini yönelimler gösterebilir. İnanç sistemleri arasında dalgalanmalar yaşayabilir. Bu dönemde dış etkenlere hassasiyet artar. Örneğin, ergenler çeşitli dini mezheplerin, tarikatların ve güncel alternatif dini arayış gruplarının özel bir hedef kitlesidir (Hunter, 1998).

    Ergenliğin erken dönemlerinde ebeveynleri ile özdeşimlerini yeniden sorgulayan, bir süreliğine ebeveynlerini yetersiz ve değersiz görme eğiliminde olan ergen bu dönemde dinle ilişkili tutum ve davranışlar alanında da ebeveynleri ile çatışma yaşayabilir. Örneğin, toplumsal dini liderlerin etkisi altında kalarak ebeveynini dini duyguları yetersiz olarak görebilir, ya da dini tutumların ve davranışların daha katı yaşandığı bir ev ortamında ise oldukça isyankar davranışlar sergileyebilir. Özellikle kimlik gelişiminin diğer alanlarında da zorluklar yaşayan bir ergenin (ör, mesleki kimlik, cinsel kimlik) dini kimlik gelişimi alanında da zorluklar yaşama olasılığı daha fazladır. Benzer şekilde bilişsel gelişimi ve ahlak gelişimini olumsuz etkileyen bireysel özellikler (ör, dürtü kontrol sorunları, öğrenme bozuklukları) dini tutumların gelişiminde de aşırı uçların yaşanmasına, tutarsız bir yapılanma gelişmesine zemin hazırlayabilir. Örneğin, antisosyal özellikler geliştirmeye yatkın dürtüsel bir ergen marjinal dini gruplara (ör, satanizm) katılmaya daha fazla eğilim gösterecektir. Öte yandan, kaygı düzeyi yüksek, takıntılı kişilik yapısına sahip bir ergen dini kurallara katı bir şekilde uymaya, dini takıntılar geliştirmeye (örneğin, kendini aşırı günahkar görme, günün çok büyük bir bölümünü nafile namaz kılarak geçirme) yatkın olacaktır.

    Günümüz dünyasında gittikçe artan bir hızda bilgi alışverişinin yaygınlaşması, dünyadaki farklı dinler ve kültürlerin birbirlerini daha yakından tanımaya başlaması ile dinler ve kültürler arasında birbirine yaklaşma ve kültür benzeşmesi (acculturation) ve diğer taraftan da dinler arası çatışma şiddetlenmektedir. Bu toplumlar arası etkileşim ve değişim ortamında en hassas bireyler ergenler olmaktadır. Çünkü ergenler kendi kimliklerini sorgulamak ve şekillendirmek için yoğun bir şekilde çevrelerinde bir model arayışına girerler. Çevrelerindeki yenilikleri de bu nedenle ilk olarak ergenler fark ederler. Bir toplumdaki değişimi izlemek ve toplumun evrildiği yönü görmek için o toplumdaki ergenleri incelemek oldukça aydınlatıcı olur.

    Öte yandan, ergenliğin ve gençliğin bitimiyle, belirli bir karar vermiş, dini ve kültürel bir kimlik ve yönelim benimsemiş ebeveyni ise ergendeki bu değişimi aykırı ve tehlikeli olarak niteleyebilir. Bazen kimlik arayışı sürecinde çeşitli nedenlerde (genetik, bireysel ve/veya çevresel) yoğun dalgalanmalar yaşayan bir ergen daha uç, daha marjinal yönelimleri de denemeye daha açık olacaktır. Bu durumda da ebeveyninin tepkisi daha fazla olabilir. Ebeveyninden daha fazla tepki ve baskı hisseden ergen de, kimlik gelişiminin en önemli unsuru olan özerklik algısında sıkıntı hissederek, daha da marjinalleşebilir. Bu ortam bir kısır döngü halini alabilir ve son noktada önemli çatışmalar (örneğin evden kaçma, erken yaşta evlenme, intihar girişimleri) ortaya çıkabilir. Değişim hızının yoğun olduğu ve ergenliğin daha uzun sürdüğü toplumlarda kuşak çatışmalarının daha yoğun yaşanması beklenebilir. Çalışmalarda elde edilen ilginç bulgulardan biri bağlanma stilleri güvenli olan gençlerin ebeveynleri ile uyumlu bir dini yönelim geliştirdiklerinin saptanmasıdır (Dudley, 1999).

    Ergenlik döneminde gencin dini gruplara yönelmesinde pek çok faktör rol oynar (Ream ve Savin-Williams, 2003). Bu gruplar gence hayata yeni bir bakış olanağı sunar ve gence –özellikle de aile ve yakın çevresinde sorunlar yaşayan gençlere- sıkıntılarını unutma ya da alternatif çözümler üretme konusunda yardımcı olur. Öte yandan, bu grup gence sosyal bir ortam ve çeşitli kişisel bağlantılar kurma olanağı sunar. Ergenliğin doğal gelişim süreci içinde dini ve felsefi anlam arayışında olan ve henüz yanıtlayamadığı soruları olan ergene belirli bir tutarlılığı olan sistematik bir düşünce sistemi ve yanıtlar sunar. Radikal ve marjinal dini yönelimleri benimseyen ergenlerle yapılan bir çalışmada, bu ergenlerin aile ortamları ve yakın çevrelerinin gidermekte yetersiz kaldığı derin duygusal ve tinsel ihtiyaçlar gösterdikleri bildirilmiştir (Streib, 1999). Öte yandan, başka bir çalışmada toplumda daha çok kabul gören dini eğilimlere uygun dini tutum ve davranışlar sergileyen ergenlerin okul başarılarının daha iyi olduğu, daha yüksek özgüvene sahip oldukları, madde kullanımlarının daha az olduğu, daha az suç işledikleri saptanmıştır (Thomas ve Carver, 1990).

    KAYNAKLAR

    Colby A, Kohlberg K (Eds.) (1987). The measurement of moral judgment (2 Vols.). New York:Cambridge University Press.

    Dudley RL (1999). Youth religious commitment over time: A longitudinal study of retention. Review of Religious Research, 41(1), 110–121.

    Eisenberg N (1990). Prosocial development during early and mid-adolescence. In R. Montemayor, G. R. Adams, & T. P. Gullotta (Eds.), From childhood to adolescence: A transitional period? (pp. 240–268). Newbury Park, CA: Sage.

    Eisenberg N (1998). Prosocial development. In N. Eisenberg (Ed.), William Damon (Series Ed.) Handbook of child psychology, 5th ed., Vol. 3: Social, emotional, and personality development (pp. 701–778). New York: Wiley.

    Hunter E (1998). Adolescent attraction to cults. Adolescence, 33(131), 709–714.Kohlberg, L. (1984). Essays on moral development: Vol. 2: The psychology of moral development. San Francisco: Harper & Row.

    Ream GL, Savin-Williams RC (2003). Religious Development in Adolescence. Blackwell Handbook of Adolescence içinde. Ed: Adams GR, Berzonsky MD. 51-59

    Smetana JG, Turiel E (2003). Moral Development during Adolescence. Blackwell Handbook of Adolescence içinde. Ed: Adams GR, Berzonsky MD. 247-268

    Streib H (1999). Off-road religion? A narrative approach to fundamentalist and occult orientations of adolescents. Journal of Adolescence, 22, 255–267.

    Thomas DL, Carver C (1990). Religion and adolescent social competence. In T. P.


    Dr. Koray Karabekiroğlu


  • En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa
    Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

    Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

    Web sitesi: Koray Karabekiroglu