Türkçe English

BAĞLANMA BOZUKLUKLARI

Sağlıklı Bağlanma Özellikle Hangi Durumlarda Bozulur?

Bağlanma süreci yaşamın ilk günlerinden itibaren başlar. Bebekteki bağlanma kavramı, be-beğin bir kişiye olumlu tepkiler vermesi, zamanın büyük bir kısmını o kişiyle birlikte geçir-mek istemesi, herhangi bir korku yaratan durum veya obje karşısında hemen o kişiyi araması, bağlanılan kişinin varlığının duyumsanmasına, eşzamanlı olarak rahatlama duygusunun eşlik et-mesi gibi duygu ve davranış örüntülerinin tümünü kapsamaktadır. Doğumla birlikte başlayan sağlıklı bağlanma anneyle çocuğun ilerideki ilişkisini belirleyici bir nitelik taşımaktadır. Örne-ğin, doğumu izleyen ilk 45-60 dakikalık dönemde bebek uyanık ve alıcı durumdadır. Yeni do-ğan döneminin ilk 3 günündeki anne-bebek yakınlığı ve temas son derece önemlidir. Yeni do-ğan dönemindeki hastalıklar, erken doğum ve buna bağlı olarak uzamış ayrılıklar, gelişme geri-likleri, tıbbi sorunlar yaşanan doğumlar ve çocuğun cinsel ve fiziksel olarak sömürülmesi sağ-lıklı bağlanmayı engelleyen etkenlerden bazıları olarak bilinmektedir. (İşeri, 2006)

Güvensiz Bağlanma Alt Tiplerinin Özellikleri Nelerdir?


Kaçıngan bağlanma örüntüsü olan kişiler bağlanmayla ilişkili duygu ve davranışları en aza indirme çabası nedeniyle, genellikle başkalarıyla uyumlu olma eğilimi gösterirler. Temelde yer alan kendilikleriyle ilgili “yaralanmaz” veya “incinmez” olma kavramını ve başkalarıyla ilgili “güvenilmez” olma inancını sürdürmeye yönelik davranışlarda bulunabilirler. Sıkça öfke veya darılma, gücenme şeklinde davranışlar gösterebilirler. Davranım bozukluğu veya antisosyal ki-şilik özellikleri olanlarda bu tarz bir bağlanma biçimi çok sık görülür.

Dirençli bağlanma örüntüsü olan kişi, ilişkilerinde hissettiği kaygılar nedeniyle, ilişki için-de olduğu kişiden uzaklaşmaktan çekinir. Kaybetme korkusuyla bağlanma davranışını arttırır. Dirençli bağlanma örüntüsü olan kişi duyguları abartma, kendisiyle ilgili negatif inançları sür-dürme eğilimi gösterir. Okul reddi veya fobiler bu tür bağlanma özellikleri olanlarda daha sık görülür.

Kaçıngan veya dirençli bağlanma örüntüsü geliştiren çocuklar için destekleyici sosyal ilişkiler olmadıkça kayıp ve ayrılık durumlarında oluşan tepkiler olağandışı bir süreç izleyebilir. Kaçıngan bağlanma hikâyesi olanlar için, yas tutma aylar veya yıllarca gecikebilir, yine de zor-lanma ve huzursuzluk bulunabilir. Dirençli bağlanma hikâyesi olan kişilerin tepkileri anormal düzeyde yoğun öfke veya normalden uzun süren suçluluk duygularının hâkim olduğu depresyon olabilir. (Cicchetti ve Cohen, 1995)

Tepkisel Bağlanma Bozukluğu Nedir?

Çocuğun belirli bireylere ve ortamlara sınırlı kalmaksızın genel olarak sosyal ilişkilenmede birtakım bozukluklar göstermesi tepkisel bağlanma bozukluğu olarak tanımlanır. Gözlenen anormal sosyal davranış örüntüsü erken dönemden itibaren, ciddi düzeyde sorunlar içeren bir bakımverici-bebek ilişkisine yanıt (reaksiyon) olarak gelişir. Bu bozukluk genellikle anne yok-sunluğu yaşayan, kötü muameleye maruz kalan ya da yetiştirme kurumlarında kalan çocuklarda görülür. Başlangıç yaşı genellikle 8 aydan öncesidir.

Önceleri Zeanah, Mammen ve Lieberman’ın 1994 yılında yaptıkları sınıflamada bağlanma bozuklukları şöyle belirtilmiştir:

1) Bağlanmama bozukluğu: Tercih edilen bağlanma figürü ile ilişki kurma eksikliği;

2) Ayırt edici olmayan bağlanma bozukluğu: Rahat yaşamak veya destek almak için, insan-ları ayırt etmeksizin (rasgele) kullanma;

3) Bastırılmış bağlanma bozukluğu: Çocuk, yaşa uygun keşif davranışını göstermek için bakım vericiden ayrılamaz. Aşırı sarılmalar, duygulanımda kısıtlılık veya huzursuzluk ve takıntılı bir bağlılık gözlenir;

4) Agresif bağlanma bozukluğu: Çocukta kendisine ve bakım vericiye yönelen yaygın öfke ve tepkisellik görülür;

5) Rollerin değiştiği bağlanma bozukluğu: Çocuğun bağlandığı kişiyle aşırı ilgilendiği veya ona aşırı cezalandırıcı davrandığı bağlanma stili.

Daha sonra tepkisel bağlanma bozukluğu iki alttipe indirilmiştir (Lewis, 1996):

1) Bastırılmış tip : Çocuk, yaşına uygun şekilde ilişkileri başlatma ve karşılıklar vermede yeterli becerileri geliştirmemiştir. Çocuk tetikte, aşırı derecede içe kapalı ve genellikle değişken tavırlıdır. Rahatlatılmaya direnç gösterir veya donmuşçasına dikkat kesilebilir.

2) Sınırlandırılmamış tip: Bu çocuklarsa ilişki kurar gibi görünseler de seçici ilişkiler kura-mazlar. İlişkileri yüzeyseldir ve ayırt edici olmayan, sınırlandırılmamış bir sosyallik hâkimdir. Bu çocuklar akran ilişkilerinde genellikle sinirli ve uyumsuzdurlar.

Tepkisel bağlanma bozukluğu tipi, sosyal yoksunluğun zamanlamasına bağlı olarak değişir. Gelişimin daha geç safhalarında yoksunluk yaşayan çocuklar aşırı bir sosyal uyaran arayışına gi-rebilir ve sosyal olarak uygun olmayan yakınlıkta davranışlar gösterebilirler. Doğumdan hemen sonra yoksunluk yaşayanlarda oldukça garip, otizm benzeri davranışların görüldüğü bir ilişki-lenme örüntüsü gelişebilir. Tepkisel bağlanma bozukluğu tanısı alan çocuklarda fiziksel gelişim gerilikleri ve dil gelişiminde gerilikler sık görülür. Dikkati sürdürme ve dürtü kontrolünde güç-lükler olabilir. Özellikle sınırlandırılmamış tipte davranım sorunları, duygudurumu dengelemede güçlükler sıktır. Müdahale ne kadar erken yaşta olursa ve öncesindeki ruhsal sorunları artıran etmenler ne kadar kısa süreli ve ne kadar az şiddetliyse tedavinin etkinliği o kadar yüksek olur.


Dr. Koray Karabekiroğlu


En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa English Home Page
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

Web sitesi: Koray Karabekiroglu