Türkçe English

Bebek ruh sağlığı ile ilgili bazı sorular

Diş Gıcırdatma Psikolojik midir?

Soru: Oğlum 3,5 yaşında ve bebekliğinden beri çok hareketli bir çocuk. Geceleri uykusunda dişlerini gıcırdatıyor. Bunun psikolojik olduğunu söylediler. Ama psikolojisini bozacak bir problemimiz yok. Aile hayatımız düzenli. Ben çok ilgili bir anneyim. Kardeşi yok, her istediği yapılıyor. Nedir problem anlayamadım. Kalıtımsal olabilir mi? Bazen eşim de yapıyor.

Yanıt: Diş gıcırdatma kaygı belirtisi olabildiği gibi, herhangi bir nedenle ilişkisi olmayan genetik özelliklere bağlı, gelişimsel süreç içinde gözlenen bir durum da olabilir. Kaygı giderici genel geçer tedbirler, gerekirse kaygı giderici tedavi yaklaşımları, uyku kalitesini arttırıcı ön-lemler yerinde olacaktır. Dişlere zarar verme olasılığı dışında müdahale gerekli değil. Bu konu-da diş doktorlarının muayene ve önerilerini almanızı öneririm.

Çocuklarımı Parmak Emmekten Nasıl Vazgeçirebilirim?

Soru: 18 aylık biri kız biri erkek ikiz çocuklarım var. İkizlerim her geçen gün artan bir bi-çimde parmak emiyorlar. Eş dost arasında geçen sohbetlerde vazgeçirmemin zor olacağını söy-lüyorlar. Gerçekten bunun bir yolu yok mu? İlk etapta emziklerine alıştırmak istedim. Ama çok yüz verdiklerini söyleyemem. Özellikle uykuya dalarken parmaklarını emiyorlar. Vazgeçirmek için bir şansım var mı? Vazgeçirmeye çalışmam doğru olur mu? Yol göstermenizi bekliyorum.

Yanıt: Parmak emme gerçekten dirençli bir davranış. Vazgeçmek zaman alıyor. Zararı ne-dir? Diş yapısını bozma ihtimali dışında bir zararı olduğunu sanmıyorum (psikolojik açıdan za-rarlı bir yanı olduğunu düşünmüyorum). Gelişim sürecinde, fazlaca parmak emmek “bir tür kaygı ifadesi”, “güven ihtiyacı” diye yorumlanabilse de kesin olarak bir şey söylemek zor olur. Kaldı ki 18-24 aylara kadar çocuk için ağız bölgesi en fazla haz veren, doyum sağlayan bölge ve parmak emme, emzik vs. kullanmak doğal bir durum olabiliyor. Meşguliyet artışı (günü do-lu dolu ve zevkle geçirme), yatma esnasında masal, masaj, banyo vs. gibi zevk ve güven verici etkinlikler zamanla bu alışkanlığı dolaylı bir yoldan azaltabilir. Yaş ilerledikçe bu durumun sos-yal açıdan kabul görmediğini anladıkları zaman zaten kendileri de bu davranışlarıyla mücadele etmeye başlarlar. Erkenden, onları parmaklarını ağızlarından çıkarmaya zorlamak onların kay-gılarını daha da pekiştirebilir ve aranızda bir çatışma doğmasına, bunun körüklenmesine yol açabilir. Ancak diş sorunu ortaya çıkıyorsa emzik kullanılabilir (ağız yapısını bozma olasılığı daha düşük) ya da çocuklarınızla da konuşup onaylarını alarak, geceleri yatarken eldiven takma-larını sağlamak ve eldivenin düğmeli, yani kolay açıklanmayan cinsten olması işe yarayabilir. Yine de tüm bunlar son çare olarak görülebilir ve parmak emme davranışının dolaylı yollarla zaman içinde azalmasını beklemek yeğlenebilir.

Gittiği Yerden Oyuncak Alıyormuş...

Soru: Arkadaşımın oğlu 2,5 yaşında ve gezmeye gittiği yerden daha önce oynadığı oyun-caklardan annesinin çantasına onun haberi yokken atıyor. Bu konuda nasıl tepki vermeli? Bunun sebebi ne olabilir?

Yanıt: Fark ettiği zaman hiç vakit kaybetmeden kararlı bir ses tonuyla “izin almadan başka-sının eşyasını almaması gerektiğini” ve “ilk fırsatta geri götüreceklerini” söylemesi uygun olur. Bir kerelik yapsın demek, hemen tepki vermemek ya da aşırı suç muamelesi yapmak doğru ol-maz. Daha büyük yaşlarda daha ciddi yaptırımlar da uygulanabilir. Burada en önemli nokta, bir kez dahi olsa hoş görmemek, bu şekilde bir kazanç sağladığı düşüncesinin oluşmasını engelle-mek. Dürtü kontrol sorunları olan çocuklarda bu davranış bazen çok dirençli bir hal alabiliyor. Çocuğun yaşı, nasıl davranmak gerektiğini değiştirebilir. 5-6 yaşlarından önce bazen gereğinden fazla tepki vermek de bu davranışı pekiştirebilir. Ancak 6-7 yaşlarından sonra tepkinin şiddeti artabilir. Tabii ki hiçbir durumda bir ceza yöntemi olarak uygulanmaması gereken, “dövmek”, “aşağılamak”, olumlu sonuç vermeyeceği gibi, durumun daha da karmaşık bir hal almasına yol açabilir. Bu nedenle davranış çok fazla oturmadan tedbir almak ve gerekirse uzman yardımına başvurmak yerinde olacaktır.

16 Aylık Kızım Tırnak Yeme Huyu Edindi…

Soru: 16 aylık kızım tırnak yemeye başladı. Bu huyu nereden aldığını biliyorum. Tabii ki benden. Beni görerek taklit ettiğini bildiğim için, ben huyumdan vazgeçtim ama o vazgeçmi-yor. Onu bu huyundan vazgeçirmek için ne yapmalıyım?

Yanıt: Tırnak yeme davranışı genelde kaygılı, takıntılı yapısı olan insanlarda ya da kaygılı, stresli bir dönemde hemen herkeste görülebiliyor. Benim gördüğüm kadarıyla tırnak yemeyi durdurmak için başarılı bir tedavi sunmak çok kolay değil. Örneğin, çok sık uygulanan “acı oje sürme” yönteminin işe yaradığını hiç görmedim. Ayrıca tırnağını yediği sırada fazlaca uyarıda bulunmayın çünkü azaltmak yerine arttıracaktır. Yani “kızım yeme tırnağını” demek işe yara-mıyor, sıkıntı hissini daha da arttırıp davranışı pekiştirebiliyor. Tik benzeri bir davranış olarak görülebilir. Kaygı ve sıkıntılarla artar. İnsanın pek elinde değil ve dirençli bir davranış. Tikler-de olduğu gibi, uyarmak davranışın pekişmesine yol açabilir. En büyük zararı da el hijyenini bozması denebilir. En iyi çözüm çok düzenli ve sık manikür yapmak olabilir. Daha büyük ço-cuklarda ona el bakımı yapmak öğretilebilir. Temiz ve güzel görünen bir tırnağı yemek, kenar-ları biçimsiz, düzgün olmayan bir tırnağı yeme dürtüsünden daha az olacaktır. Tırnağını yeme-diği bir esnada, bunun zararlarının ve neden kötü olabileceğinin (örn. tırnakları kanayabilir, acıyabilir, kötü gözükebilir vb.) sakince anlatılmasının (daha sonra bu davranışı sürdürse de) ileride kendi kendini kontrol etme davranışının gelişimi açısından daha etkin olacağı fikrinde-yim. Gerektiğinde uygulanabilen çeşitli davranışçı yöntemler de var. Ama bunlar çok gerekli olduğu takdirde uygulanmalı, yanlış uygulama hafif bir problemi daha da ağırlaştırabilir. Yine de her şeye rağmen tırnağını yemeye uzun süre devam ederse, özellikle olası kaygı sorunları, stres etmenlerini değerlendirmek amacıyla, ciddi bir sorun olmasa da ileri bir değerlendirme belki iyi olabilir. Bazen bu alışkanlığın geçmesi yıllar alabilir. Öte yandan, “tırnak kenarındaki deriyi yemek”, “parmak üzeri deriyi kemirmek”, “elle tırnak kenarını yolmak” vs. benzer dav-ranışlar, genellikle kaygı ile artan, tik benzeri, takıntısal davranışlardır. Her türlü kaygı giderici önlem, destek, uğraş, etkinlik vs. işe yarayabilir.

Oğlum “Salak”, “Aptal” Kelimelerini Çok Kullanıyor...

Soru: Oğlum 3 yaşında. Şu anda evde bakıcı ablası tarafından bakılıyor. Son iki üç haftadır “aptal”, “salak”, “eşek kafalı” gibi sözleri kızdığı zaman değil de çoğunlukla şarkı söyler gibi sıkça kullanır oldu. Bazen “yanlış yaptığını, bu kelimeleri söyleyerek insanları incitebileceğini ve üzeceğini” söylemeye başladık, bazen de hiç duymamış gibi yapıyoruz. Nasıl davranmamız gerekli?

Yanıt: Yapılacak şey bu sözlerden hoşlanmadığınızı sakin ve net şekilde belirtmek ya da o sözleri söylerse onunla ilgilenmemek. “Gülmek, ani tepki vermek, aşırı bir ceza, başkalarının da o sözleri kullanıyor olması bu tür sözleri kulanmaya devam etmesine yol açacaktır. Ayrıca yaşı büyüdükçe sanırım bunun komik bir şaka olmadığını, beğenilmediğini kendisi de fark ede-cektir.

Yerde Bulduğu Çöpleri Ağzına Atıyor...

Soru: 22 aylık kızım yerde bulduğu şeyleri ağzına sokmayı çok seviyor. Sürekli bu konuda konuşuyorum ve neden yememesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. En son bugün parkta yere atılmış bir pipeti ağzına soktu, biraz kum yiyip tattı, sonra yere atılmış ufak yiyecek parçasını aldı, ağzına attı ve yedi, son anda fark ettim ama engel olamadım. Bir gün küçük plastik şişe kapağı ağzındaydı. Yutmasından ve boğazına takılmasından korktum. Bu davranışı psikolojik bir bozukluk olabilir mi?

Yanıt: Bahsettiğiniz “her şeyi ağzına götürme” 22 ay için beklenmeyen bir durum. Yani ar-tık bunu pek yapmamasını bekleriz. Yaşından küçük hareketi yeni yapmaya başladıysa, olası sosyal, çevresel vs. gelişmeleri dikkate almak faydalı olur. Ancak eskiden beri zaman zaman ağ-zına götürme (ara vermeden) devam ediyorsa, dikkat ve gelişim problemlerini düşünürüz. Bu davranış bizim için bir belirtidir. İncelemek ve araştırmak gerekir. Ancak tek başına bir anlam ifade etmeyebilir. Öte yandan, toprak ve benzeri şeyleri yemek demir eksikliği anemisini de ak-la getirir.

Yeni Evimize Alışamadı…

Soru: Biz 4 ay önce yurtdışına taşındık. 2,5 yaşındaki oğlum görünüşte bu değişiklikten pek etkilenmedi ama son zamanlarda çok agresifleşti ve bensizken bir ortamda yalnız başına kalamı-yor. Ne desek aksini yapıyor ve saldırganlık gösteriyor? Ne yapmalıyım?

Yanıt: Özellikle 2,5 yaş davranış değişiklikleri için tipik bir yaş, kaldı ki ülke değişikliği de önemli bir stres nedeni. Bazen etkileri açıktan çok fazla fark edilmese de “göç etmek” çoğu za-man çok önemli bir stres kaynağı olabilir. Çünkü ev ortamının değişmesi demek, odanın, yata-ğın, neredeyse ev içindeki tüm yaşam alanlarının değişmesi demek. Yanı sıra, mahalle, çevre, komşular, gidilen market, neredeyse günlük tüm rutinler değişiyor. Hele bir de başka bir ülkeye taşındığınızda diliniz, işiniz, arkadaşlarınız vb. pek çok şey daha değişiyor. Tüm bu değişimler-de sizin de uyum zorluklarınız olacak ve dolaylı olarak bu sıkıntılar oğlunuza da yansıyabile-cektir. Önerim: Bu göçle birlikte günlük hayatınızda değişen durumların bir listesini çıkarın. “Türkiye’de” ve “yeni ülkede” şeklinde iki sütun yapın. Örneğin, parka gitme sayıları, arkadaş sayısı, maddi durum, evle ilgili değişiklikler vs. Daha sonra bu listede önemli olduğunu düşün-düklerinizin yanına yıldız işareti koyun. Bunların en kolayından başlayarak yapabileceğiniz de-ğişiklikleri, alabileceğiniz tedbirleri düşünün ve sırasıyla her bir madde için tek tek çözüm üre-tin. Zaman içinde pek çok şey daha olumlu hissedilecektir.

Oğlum Almanca Bilmiyor Ama Yuvaya Başlaması Gerekiyor…

Soru: 3 yaşına iki ay sonra girecek olan oğlum kardeşi doğduktan sonra aşırı derecede huy-suzlanmaya başladı. Her ne kadar anlayışlı olmaya çalışsak da bana ve babasına karşı şiddet do-lu hareketlerde bulunuyor. Ayrıca, Almanya’da yaşadığımız için çocuğumun 3 yaşını doldurdu-ğu ay ana okuluna başlaması gerekiyor. Fakat pek Almanca bilmiyor. Çocuklu ortamlara girdi-ğimizde onlarla uyum sağlayamıyor. Zaten geç konuştuğu için genellikle kendini ifade etmekten çekiniyor. Benim kafam bu aralar çok karışık. Acaba okula gittiğinde de uyumsuzluk yaşar mı? Okula başlamadan önce neler yapmalıyım?

Yanıt: Farklı bir dil kullanılan bir ülkede olduğunuzdan, çocuğunuzun iki dil içinde yetiş-mesi dil gelişimini etkilemiş olabilir. Ayrıca olası ailevi, çevresel, biyolojik etmenler ve dil ge-lişimindeki bir miktar gecikme bir bütün olarak uyum sağlama becerilerini zorlaştırmış olabilir. Bu durumda her ne olursa olsun, sosyal etkileşimin, ilişkilenmenin kaçınılmaz olacağı yuva or-tamını mutlak öneririm. Ancak bu süreçte ona mutlaka yardımcı olunmalı. Yuvadaki öğretme-nin bire bir olarak onunla fazladan zaman geçirmesi, bir miktar daha fazla ilgilenmesi, sizin yu-va öğretmeniyle sıkı bir ilişki içinde olmanız, yuvada ve evde sosyal ilişkilerinin, dil gelişimi-nin yakından takipçisi olmanız işi kolaylaştıracaktır. Yuvaya başlamadan önce öğretmeniyle ta-nışma ve birkaç kez bir araya gelebilirsiniz; oğlunuz yuvadaki diğer çocuklarla, siz de onların aileleriyle tanışabilir ve böylece önceden tanışık olduğu bir ortama girmesini sağlayabilirsiniz. Bu süreçte yaşanması olası sorunlar, iletişim becerilerindeki zorluklar nedeniyle, sosyal ortam-larda kendi içine kapalı kalma, keyfinde düşüş, size aşırı bağlanma vs. olabilecektir. Fakat her şeye rağmen, eğer belirgin bir risk düzeyi söz konusuysa, bu süreç er ya da geç yaşanacağından, ne kadar erken yaşanırsa ve uygun yaklaşım ve tedbirler uygulanırsa o kadar iyi olacaktır.

Kızım Aşırı Takıntılı…

Soru: Kızımız 2,5 yaşında. Takıntıları yaklaşık 1,5 - 2 yaşından beri devam ediyor. Öptüğü-müz zaman “çıkart” diyor ya da bir şey parçalandığı zaman onu yeniden takmamızı istiyor. Yaklaşık 1 hafta önce yemek yemeyi bıraktı. “Sütün annesi ağlar” diyordu. Kutusunu da annesi olarak görüyordu. Tekrar kutusuna boşaltmamızı istiyordu. Eşimin mecburi hizmeti dolayısıyla Güneydoğu Anadolu Bölgesine taşındık. Ben de 3 aydır öğretmenlik yapıyorum. Haftanın 2,5 günü evdeyim. Bu kadar değişiklik ona fazla gelmiş olabilir mi? Bu durum karşısında nasıl dav-ranmamız gerekir?

Yanıt: Anlattığımız “öpülünce çıkartmanızı istemesi”, “yemek yememe” durumu, “ısrarcı-lık” kaygı ve takıntı belirtisi olabilir. Ancak bize anlamsız gelse bile 2-3 yaşları, onun için çok önemli olan bir konuda bu inatlaşmayı gösterebildikleri bir dönem olabiliyor. Bu haller süreğen olursa (örneğin 4 yaşında halen azalma göstermemişse), hayatını etkiler hale gelirse (katiyen ik-na olmuyorsa ve örneğin evden çıkartamaz hale geliyorsanız, diğer çocuklarla hiç oynamamaya başlıyorsa vs.) bir psikiyatrik değerlendirme ve tedavi gerekebilir. Ayrıca hemen her yaş döne-minde kaygı ve takıntılar stres faktörleriyle artar. Göç, özellikle de oldukça uzaklara göç hayli önemli bir stres faktörü sayılır. Özellikle anne babanın da olumsuz etkilenmesi, uyum dönemini daha da zorlaştırabiliyor. Sizin de zaten almaya başladığınız kaygı azaltıcı önlemler (örneğin, daha fazla kaliteli zaman geçirmek, oyun, konuşma vs.) yerinde olacaktır.

Oğlumun Aşırı Araba Tutkusu…

Soru: Oğlum 18 aylık ve arabaları çok seviyor. Babası ve amcaları arabaları çok sevdiği için birkaç defa park halindeyken direksiyona oturttular. Fakat oğlum buna alıştığı için gider-ken de oturmak istiyor. İnanır mısınız, o kadar çok ağlıyor ki artık arabaların yanından bile geçmeye korkuyorum, arabayla hiçbir yere gidemiyorum. “Vazgeçmesi için ailedeki herkesi “dışarıda arabaya bindirmeyin” diye tembihledim ama bizimkinin vazgeçeceği yok. Bir de ağ-larken katılıyor. Bunun da farkında ve en ufak bir şeye “hayır” dediğimizde ağlayıp katılıyor. Tabii, biz de bundan korktuğumuz için dediğini yapmak zorunda kalıyoruz. Her istediği olan şı-marık, doyumsuz bir çocuk olmasını istemiyorum. Bana bu iki konuda bilgi verirseniz sevini-rim.

Yanıt: Bazen özellikle küçük yaşlarda çocukların birtakım duyusal alışkanlıkları olabiliyor. Örneğin, sadece kucakta susmak, ayakta sallayınca uyumak, arabayla dolaşınca sakinleşmek gi-bi. Bu tür alışkanlıklar genellikle yapısal özelliklerinden kaynaklansa da anne babaların bazen onları sakinleştirmek için keşfettikleri yöntem, artık mutlaka uygulamaları gereken yöntem ha-lini alabiliyor. Bu nedenle onun kaygısının nispeten az olduğu, teskin edilebilirliği daha yüksek durumlarda size daha kolay gelecek birtakım yeni uğraşlar geliştirebilirsiniz. Örneğin, yatağına yatırıp ona masaj yapmak, birlikte şarkı söylemek gibi. Belki yaşı henüz küçük ama sevdiği bir şeyi, örneğin arabayla gezmeyi, iyi davranışları ödüllendirmek için kullanabilirsiniz. Kurala bağlarsanız ek 15 dakika, ek 30 dakika arabada oturmak ödül olabilir. Eğer hangi durumda bu ödülü kazanacağını net olarak bilirse, kurallara uymada zorlanmayacaktır. Tabii siz de kuralını-zı kendiniz çiğnememelisiniz. Ancak farklı ödüller ve uygulamalar da olmalı, her şey arabaya odaklanmamalı tabii ki. Ağlarken katılmaları konusunu da eğer çocuk sağlığı uzmanı bir doktor ayrıntılı değerlendirip olası diğer hastalıklar ve nedenleri dışlarsa, bu durumu bir psikolojik inatlaşma dönemi gibi değerlendirebiliriz. Bu durumda da inatlaşmalarla ilgili her durumda ya-pılabileceği gibi, eğer zaten yapacağınız bir şey istiyorsa, katılmasını beklemeden istediğini ya-parsınız ama yapamayacağınız bir şeyse de sabreder, ilgisini dağıtmak dışında pek bir şey yap-mazsınız. En tehlikelisi de katılmasını, çok ağlamasını bekledikten sonra istediğini yapmak ola-caktır.

18 Aylık Kızıma Doğum Lekesini Nasıl Açıklayabilirim?

Soru: Benim 18 aylık bir kızım var. Doğumdan 2 hafta sonra boynunda çilek lekesi diye isimlendirilen doğum lekesinden çıktı. Bu gerçek bir çilek boyutunda ve koyu kırmızı renkte. Doktorların dediğine göre 4-5 yaşlarında yok olurmuş. Son 1 aydır kızım sürekli bu lekeyi so-ruyor, eliyle silmeye çalışıyor ve “korku” diyor görünce. Acaba ona bunu nasıl açıklamak en doğrusudur?

Yanıt: Özellikle bu lekenin zarar verici bir tıbbi riski olmaması, doktorların da geçeceğin-den bahsetmesi endişe etmemek konusunda yeterli. Siz de eğer bu lekenin hem estetik hem de tıbbi yönden çok önemli bir sorun olmadığına ikna olursanız, kızınızı da ikna etme noktasında kendinizi daha rahat hisseder, ona net, tutarlı bir sözle açıklarsınız. Yani, “Kızım bu ben gibi bir şey, bazı insanların derisinde böyle şeyler olur,” demek yeterli. Gerçek olanı söylediğinizde ilk seferinde olumsuz bir tepki verse bile bir sonraki seferde farklı bir şey söylemek zorunda kalmazsınız. Ayrıca siz de sakin ve basitçe açıklarsanız, böyle bir lekeye sahip olmanın mutlaka kötü bir durum olmayacağı mesajını da vermiş olursunuz. Tabii ki tıbbi takibini de yaptırın.

9 Aylık Oğlumun Sürekli Sallanmak İstemesi Zararlı mı?

Soru: 9 aylık oğlum son bir aydır kucağımızda otururken bir öne bir arkaya kendini sallı-yor. Her zaman yapmıyor. Mama sandalyesi aldık. Şimdi ona otururken de aynı hareketleri ya-pıyor. Sandalyeyi o türlü bir oyun aracı olarak görüyor sanırım. Oğlum seslere tepki veriyor, sesler çıkartıyor, kendince konuşmaya çalışıyor ve oldukça hareketli bir çocuk. Bu sallanmaları hareketli oluşundan mı kaynaklanıyor? Yoksa psikolojik bir sorunu olabilir mi?

Yanıt: Çok şiddetli şekilde başının sallanması bilinç bulanıklığına, hatta bazen beyin damar-larının hasar görmesine ve beyin kanamasına neden olabilir. Fakat kendi kendine sallanmasının zararlı olacağını düşündürecek bir durum aklıma gelmiyor. Genellikle çocuklar, bebekler rit-mik, tekrarlayıcı “tipik” hareketleri zaman zaman kendilerini uyarmak ve eğlendirmek için ya-pabilirler. Anlamsızca, saatlerce olması, yorulana dek sürmesi ve beraberinde ek sorunlar olma-sı durumunda önemli olabilir. Bilincini, uyanıklığını kaybetme eşlik ediyorsa nöbet olasılığı da akla gelmelidir. Sizin de söylediğiniz gibi hareketli, canlı oluşu, bu davranışların bir tür hare-ketli oyun olarak ortaya çıkmasına neden olabilir. Yürümeye başlamasıyla birlikte bir anlamı olmayan tekrarlayıcı hareketlerde bulunma, belirgin derecede hareketlilik, dil gelişiminin iyi olmaması vb. davranışlar olursa psikiyatrik değerlendirme yerinde olacaktır.

Odasını Ne Zaman Ayırmalı?

Soru: Kızım 7,5 aylık ve doğumundan bu yana bizim odamızda kendi yatağında yatırıyo-ruz. Ben 1 yaşına kadar bizim odamızda olmasını, 1 yaşından sonra da kendi odasına almayı dü-şünmüştüm. Fakat geçen gün bir arkadaşım çocuğunu doğduğundan bu yana kendi odasında ya-tırdığını söylediğinde şaşırdım. Acaba kendi odasına ne zaman almalıyım? Bu konuda bana bil-gi verebilirseniz sevinirim.

Yanıt: Bir yan odada onu rahat duyabileceğiniz bir yerde olursa, şimdiden bu şekilde bir uygulamaya geçebilirsiniz sanırım. Açıkçası (1 yaş ya da 7-8 ay) çok farklı olmayabilir ama na-sıl olsa bu ayrım zamanla gerekecek, şimdiden olmasında sanırım bir sakınca yok, yeter ki yata-ğı güvenli olsun, siz gerektiğinde duyabiliyor olun.

Kızım Ağlarken Katıldığında Ne Yapacağımı Bilemiyorum...

Soru: Kızım 11 aylık ve birdenbire bir katılması var. Katılınca ne yapacağımızı bilemiyo-rum, üzülüyorum ve endişeleniyorum. Katılması herhangi bir sorun doğurur mu?

Yanıt: Öncelikle bir “nörolojik nöbet”, “epileptik nöbet” ya da kalp kaynaklı soluksuz kal-ma nöbeti vb. bir durum olmadığından emin olmak için bir çocuk doktoru değerlendirmeli. Dalma, cevap verememe, düşme, kasılma, vücutta atma, 20-30 saniye nefessiz kalma vs. gibi belirtiler işin tıbbi boyutunu destekleyici olacaktır. Ayrıca demir eksikliğinin var olup olmadığı da araştırılmalı çünkü demir eksikliği olan çocuklarda soluk tutma nöbetleri daha sık görülüyor. Tüm bunların normal olması ve şikâyetin devamı durumunda psikiyatrik açıdan genel bir değer-lendirme yapılmalı, duruma göre yaklaşımda bulunulmalı ve tedavi uygulanmalı. Katılma nöbe-tini “normal” bir durum diye değerlendirmek doğru olmaz. Ancak genellikle çok ciddi bir ne-den de olmayabiliyor.

Onu Sütten Nasıl Keseceğim?

Soru: Oğlum şu anda 16 ayın içinde ve hâlâ anne sütü emiyor. Çalışıyorum. Bana ve emme-ye çok düşkün. Gece sabaha kadar ben resmen emzik görevi görüyorum onun için. Amacı süt almak değil tabii ki sadece keyif amaçlı. Artık memeden ayırmak istiyorum ve nasıl, nereden başlayacağımı bilemiyorum? Ben her fırsatta yatağına bırakıyorum ama ilk fırsatta uyanıp aya-ğa kalkıyor, var gücüyle bağırıyor ve ancak emerek susuyor. Nasıl bir tutum belirlemeliyim?

Yanıt: Anne sütünün, anneyle fiziksel ve duygusal temasın psikolojik ve diğer tıbbi yönler-den çok önemli olduğu kuşkusuz. Ancak anne sütü vermeye devam etmenin ancak belli bir yaşa kadar sürebileceği de bir gerçek. Yani er ya da geç sütten kesilecek. Siz kesmezseniz ve ağladı-ğında, memeyi istediğinde emzirmeye devam ederseniz birkaç yıl daha emebilir ve emmediği zaman huysuzlanabilir. Hatta belli süreleri aşan bir emzirme dönemi –ki bence 18 ayı geçmesi-nin ek bir faydası pek yok– ayrılma, bağımsızlaşma süreçleri açısından da sakıncalar taşıyabilir. Biberon veya başka bir yolla süt, yemek, mama yemesi belli bir dönem ona düşkünlük, bağlan-ma gibi görünecek olsa da bir süre sonra o dönem de geçecektir. Öte yandan onun kaygılarını azaltacak yöntemler, bu süreci onun için kolaylaştıracak başka tedbirler, örneğin düzenli günlük oyun, masaj, jimnastik ve bu sayede dolaylı yoldan devam eden fiziksel yakınlık da işe yaraya-bilir. “Artık emmek yok, istersen sütünü bardaktan içebilirsin” gibi sözler gerektiğinde söylene-bilir. Eğer sizinle yatmak, size dokunmak istiyorsa; size sarılarak ve öpücük alarak yatağına ya-tar. Başında bir süre beklersiniz. Uyuyunca siz de kendi yatağınıza gidersiniz. Burada anahtar nokta adım adım kendi kendine yatabilmesi ancak sizin varlığınızın ve güveninizin, siz cismen yanında olmasanız da devam ettiğini görmesi ve öğrenmesi.

Emziği Erken mi Bıraktık?

Soru: Kızım 25 aylık. 3. aydan itibaren emme isteği çok fazla olduğundan ve işe başlamam gerektiği için uyurken emziğe alıştırdık. Bir ay önce de zaten yırtılmış olan emziğini, “kötü ol-muş, acı olmuş” diyerek beraber sobaya attık. Ancak halen daha emziği unutmuş değil. Geçen sene tanışmış olduğu karıncalarla (evin içinde karınca varmış gibi) konuşuyor, “emziği getir ka-rınca” diye ağlıyor. Acaba kızım benden intikam alıyor olabilir mi? Yoksa emziği erken mi bı-raktırdım?

Yanıt: Emzik rahatlatıcı olduğundan ayrılmak çok zor olabiliyor. Aslında emzik onu rahat-lattığı için, “mutlaka ondan kopması gerekiyor” düşüncesiyle yaklaşmak, bu ayrılmada aceleci davranmak çok da yerinde bir düşünce değil. Ama siz bir ay önce emzikten ayrıldığınıza göre, tekrar emziğe dönmeniz de gerekmeyebilir. Onun yerine beraber oyun oynamayı arttırmak, uy-kuya dalmadan önce sıcak “ballı süt”, “ıhlamur”, “rezene çayı”, “masal” daha iyi, zaten gündüz-leri pek sıkıntı yokmuş.


Dr. Koray Karabekiroğlu


En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa English Home Page
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

Web sitesi: Koray Karabekiroglu