Türkçe English

Boşanma Sürecinde Dikkat Edilmesi Önerilenler

Anne-babası boşanmış çocukların, diğer çocuklara oranla gelişimleri ve psikolojik durumları ile ilgili daha fazla risk altında oldukları bilinmektedir. Fakat unutulmamalıdır ki sadece çocukların iyiliği için birlikte yaşamaya devam etmek çoğu zaman işe yaramaz. Bazen bir arada yaşamaya devam etmek çocuğa daha fazla zarar vermektedir (sürekli çatışma ortamı, kavga-gürültü-şiddet, vs.). Bu yüzden boşanma kararı anne ve babanın kendilerinin vermesi gereken bir karardır. Boşanmış anne ve babalara sahip olmak ya da boşanmış bir ailenin üyesi olmak tek başına zararlı değildir. Önemli olan aile üyelerinin arasındaki ilişkiler ve aile hayatının kalitesidir. Bazı aileler kabul etmese de çocuklar evde sorun olup olmadığını çok kolay anlarlar.

Çocuk hayatının başından itibaren kendisine bakım veren kişiye (anne, baba, vs.) bağlanır. Güven veren bağlılıklar ve bunların kurulmasını sağlayan sevgi dolu fiziksel temaslar olmadan çocukların normal bir gelişim göstermeleri beklenmemelidir. Aileleri tarafından ihmal edilen veya herhangi bir nedenle onlardan ayrı kalan çocuklarda üç aşamalı bir tepki dönemi gözlenir;

1. önce kendini mutsuz hisseder ve onları protesto eder (ağlar-hırçınlaşır),

2. sonra içine kapanır ve üzülür (neşesizdir-yemek ve uyku sorunları başlar),

3. en sonunda olaya alışır-kabullenir ve giden ebeveynle ilgilenmeyi reddeder.

Boşanma İşlemlerine Başlarken

  • Evdeki gerginliği mümkün olduğunca düşük tutmaya çalışın, böylece çocuklarınızın süreçten etkilenmesini azaltmış olacaksınız.

  • Boşanıyor olsanız bile eşinizle aranızdaki iletişimi devam ettirmeye çalışın; unutmayın ki çocukların stresle baş etme yöntemleri erişkin bireylerinkinden daha zayıftır.

  • Boşanıyor olduğunuzu çocuğunuzdan saklamayın, süreç hakkında çocuğunuzu bilgilendirin ve sorularına cevap verin ayrıca soru sorması için onu cesaretlendirin.

  • Günlük hayat düzeninizi değiştirmeyin ve alışkanlıklarınızı sürdürün. Çocuklarınızın hayat biçimini mümkün olduğunca korumaya çalışın.

    Bir çocuğun hayatında ne annenin ne de babanın yeri doldurulamaz, anne-babanın rolleri birbirlerini tamamlayıcıdır. Babalar evden ayrıldıkları zaman çocuklarını, her gün karşılarında görebilecekleri güçlü erkek modelinden mahrum etmiş olurlar. Dahası erkek çocuklar sorumluluk, başarı, karşı cinsle ilişki kurma, diğer insanlarla geçinme ve saldırgan huylarını kontrol etme gibi konularda uygun erkek davranışını öğrenmek için hayatlarının en güvenilir ve en önemli öğretmenini kaybetmiş olurlar. Babasız evlerde büyüyen erkek çocukların daha az rekabetçi, daha saldırgan olmaları olasıdır. Babasız büyüyen kız çocuklar ise karşı cinsle ilişki kurmakta zorlanabilirler. Eğer boşanma okul öncesi dönemde olmuşsa çocuğun cinsel kimlik konusunda bocalaması daha muhtemeldir. Aileleri ile teması sürdürmeyen babalar, çocuklarını başka yollarla da sıkıntıya sokmaktadırlar. Çocuğun boşanmaya uyum sağlaması, genellikle annenin stresle başa çıkabilmesine ve çocukların bakımını aksatmamasına bağlıdır. Daha önce iki kişi olarak üstlendikleri bakımı artık anne tek başına üstlenmeye başlar ve eskisine göre maddi olanakları genellikle azaldığı için hayatlarını dengede tutmada daha fazla zorluk yaşayabilirler. Eğer baba çocukları ile ilişkilerini sürdürürse annenin hem taşıdığı yük azalacak hem de kendine daha fazla zaman ayırma fırsatı olacaktır.

    Boşanma Sırasında Dikkat Edilmesi Önerilenler

    Nasıl söyleyeceğiz?


    Bazı anne-babalar ayrılma ve boşanma kararlarını çocuklarına söylemeyi gereksiz görürler. Onlara göre, bu tür kararlar yetişkinler tarafından verilir ve çocukları ilgilendirmez. Hatta onların neler olup bittiğini anlayamayacaklarını düşünürler. En iyisinin, ayrılmak isteyen ebeveynin sessizce gitmesi ve kalan ebeveynin durumu çocuklara açıklanması olduğuna inanırlar. Bu tür düşünceler yanlıştır. Hiçbir çocuk sabah uyandığında babasının evden ayrıldığını ya da okuldan geldiğinde annesinin evi terk ettiğini görmek istemez. Bu tür hareketler çocuktaki reddedilmiş olma duygularını kuvvetlendirir ve olup bitene bir anlam vermek için olmadık şeylere inanmalarına yol açar. Onlarla konuşurken eşinizle aranızdaki sorunlardan ve ayrılma kararınızdan onların hiçbir şekilde sorumlu olmadıklarını açıkça belirtmelisiniz. Çocuklar –özellikle küçük olanlar– mantıklı ya da mantıksız birçok nedenden dolayı anne ve babalarının ayrılmasına neden olduklarını düşünürler (odalarını dağıtma, yemek yememe, kötü karne…). Çocuklarınızın kendilerini suçlamamaları için, ayrılma ve boşanmanın onların hareketlerinden kaynaklanmadığını mutlaka belirtmeniz gerekir. Tartışmaların nedeninin çocuklar olduğunu ileri süren eşler aslında kavgayı sürdürmek için çocukları bahane ederler. Eğer ayrılma ya da boşanma kararı aldıysanız eşinizle birlikte bunu çocuklara nasıl söyleyeceğinizi düşünmelisiniz.

    Neden annem ya da babam evden ayrılıyor?

    İlk konuşmada tüm nedenleri anlatmak gereksiz olabilir, kısa cümlelerle konuyu özetlemek daha yararlı olacaktır. Ama iki noktaya dikkat etmekte fayda var; birincisi eşlerin birbirlerini suçlamaması, ikincisi ise bu kararda çocuklarınızın herhangi bir etkisinin ve suçunun olmadığının vurgulanması. Ayrılığın nedenleri ile ilgili çocuğunuz sorularına yalan söylemeden ama ayrıntıya da fazla girmeden, kaba hatlarıyla anlatmanız önemlidir. Çünkü gerçekler bir şekilde çocuğunuz tarafından anlaşılacaktır, bu yüzden de yalana başvurmak gereksizdir. Ve her şeyi tüm detayları ile öğrenmek de çocuğunuza ağır gelebilir.

    Niye annemle ya da babamla kalıyoruz?

    Bu konuda karar verirken birçok neden rol oynayabilir fakat çocuğa açıklarken asla bir ebeveynin onu daha fazla sevdiğini ya da daha çok uygun olduğunu söylemeyin. Aldığınız kararda onların rahatını ve iyiliğini düşündüğünüzü vurgulayın.

    Annem ya da babam bizden ayrılınca nerede yaşayacak?

    Çocuklar ayrılan ebeveynin nerede yaşayacağı konusunda fikir sahibi olmalıdır, aksi takdirde kendi kafasında fikirler üretecektir. Eğer mümkünse ebeveynin yeni evini çocuklara gösterin ve orada rahat edeceğini belirtin.

    Annemizi ya da babamızı tekrar görebilecek miyiz?

    Bu soruyu genelde okul öncesi çocuklar sorarlar. Çocuklara ayrılan ebeveyni “istedikleri zaman arayabilecekleri” ya da “görebilecekleri (şartlar uygun olursa)” söylenmelidir. Ayrılan ebeveynin çocuklara, onları ne sıklıkta göreceği ve arayacağı açıkça söylemesi gerekir.

    Ya bize ne olacak?

    Okul çağındaki çocuklar anne ve babaların kararının onların hayatını nasıl değiştireceğini tam olarak bilmek isterler, örneğin “nerede yaşayacağız?” Hangi okula gideceğim? Arkadaşlarımı görebilecek miyim?” sorularına yanıt ararlar. Çocuklar için en iyisi boşanma sonrası hayatlarında mümkün oldukça az değişikliğin olmasıdır (aynı okul- aynı ev- aynı arkadaş çevresi). Hayatlarındaki duygusal ortam karışıkken alışık oldukları çevre yeni gelişmelere uyum sağlamalarını kolaylaştırır. Eğer bu tür sorunlarının cevabını siz de bilmiyorsanız çocuğunuza dürüst olun ve cevap veremeyeceğinizi söyleyin. Önemli olan sizin onun sorunları ile ilgilendiğinizi bilmesidir. Her iki ebeveynin de çocuklarını sevdiklerini belirtmeleri ve onlarla birlikte olacaklarını söylemeleri onları rahatlatacaktır. Çocukların yeni duruma alışmaları için onlara bir ya da iki hafta verin ve bu süre içinde çocukların soru sormaları ve endişelerini dile getirmeleri için cesaretlendirin. Çocukların soruları ve merakları ile ilgili oyalamak onların kaygılarını arttıracaktır. Ayrıca çocukların bundan sonra akrabaları ile olan ilişkileri konusunda kafalarında soru işareti olacaktır. Boşanmanın evli iki kişi arasında olan bir olay olduğunu açıklayıp bunun çocukların anne-babaları ile olan ilişkilerini etkilemeyeceği gibi akrabaları ile olan görüşmelerini de etkilemeyeceğini açıklayın. Ayrıca unutmayın ki akrabalardan alacağınız destek sizin de yükünüzü bir miktar azaltacaktır. Çocuğunuzun soruları yukarıda verdiğimiz örneklerden tabii ki farklılık gösterebilir fakat dikkat etmeniz gereken nokta:

  • çocuğunuza bilmesi gerekli olmayan ve kafasını karıştırabilecek ayrıntıları vermeyin,

  • ama sorularında da dürüst ve net olun,

  • konu ile ilgili ayrıntıları zamanla, yavaş yavaş, gerektiği zaman verin.

    Kararı kim söyleyecek?

    En ideali boşanma kararının eşinizle birlikte söylenmesidir; konuşma sırasında iki tarafın da konuşmaya aktif olarak katılması gerekir, konuşma asla bir eşin hâkimiyeti altında kalmamalıdır. Böylece kararın sorumluluğunu iki taraf da ortak olarak yüklenecektir ve hem çocuklar bu olaya daha kolay adapte olacak hem de bir tarafı suçlamayacaklardır. Genelde çocuklar olaylar karşısındaki tepkilerini ebeveynlerin tepkilerine göre ayarlarlar. Eğer siz kontrolünüzü kaybeder ve konuşma sırasında ağlar, gözyaşlarınızı tutamazsanız, çocuklarınızın bu olaya karşı tepkileri buna benzer şekilde olacaktır. Bazen sizleri daha fazla üzmemek için kendi duygularını içlerine atacaklar ve kendi durumlarını yeteri kadar ifade edemeyecektirler. Bu nedenle konuşma sırasında elinizden geldiğince sakin olun ve kendinizden emin ve tutarlı bir şekilde konuşun. Ancak bu şekilde çocuklarınızın durumu kabullenmesini kolaylaştırabilir ve hızlandırabilirsiniz. Fakat bazen boşanma kararı tek taraflı alınmakta ve evliliği devam ettirmek isteyen taraf kendini ezilmiş, haksızlığa uğramış biri olarak göstererek çocukları kullanabilmektedir; “babanız bizi bırakıp gidiyor, artık bizleri sevmiyor” ya da “anneniz kendisine yeni hayat kurmak istiyor” gibi yorumlar çocukları taraf tutmaya zorlayacaktır. Kimin tarafını tutarlarsa tutsunlar, diğer ebeveyni dışlamak durumunda kalacaklardır ve bu da kendilerini kötü ve suçlu hissetmelerine neden olacaktır. Eğer tek başınıza bu tür bir konuşma yapmak zorunda kalırsanız kesinlikle eşinizi kötülemeyin ve kimseyi suçlamayın. Unutmayın ki boşansanız dahi çocuğunuzun hayatı boyunca hem annesine hem de babasına ihtiyacı olacaktır. Çocuğunuzdan bunlardan birini silip atmasını beklemeyin.

    Çocukların yaş gruplarına göre dikkat edilecek bazı durumlar vardır:

    Beş Yaş Altı;
    anne ve babanın ayrı ayrı kişiler olduğu fikri daha gelişmemiştir, onları bir bütün olarak görme eğilimindedirler. Evden giden ebeveyne bir şey olmayacağını belirtin. Uzun uzadıya bir açıklamaya gerek yoktur fakat boşanma kelimesini kullanın.

    Beş – Dokuz Yaş; bu dönemde çocuklar dış dünyaya açıldıkları için hayat düzenlerindeki değişimlere oldukça hassastırlar. Bu yüzden hayatlarında neyin değişeceğinden çok, neyin aynı kalacağını vurgulayın (aynı okul-aynı ev-aynı arkadaş çevresi). Ayrıca bu kararınızın onlar yüzünden değil, sizin ortak kararınız olduğunu özellikle vurgulamanız gereklidir.

    Dokuz – On iki Yaş; bu yaş grubu tepkilerini açıkça gösterir. İlk haberi aldıklarında tepki göstermeseler de ileri dönemlerde kesinlikle bunu yaparlar. Kendilerini bir taraf tutmak zorunda hissedebilirler ve bunu genelde evden gidene karşı tepki olarak gösterirler. Babayı kendine model alan erkek çocuklar ise babanın gidişine daha fazla tepki duyabilirler, bu nedenle sık sık bir araya gelmek erkek çocuğu rahatlatacaktır.

    Çocuklarınızla sürekli konuşun ve ne düşündüklerini sorun. İlk tepkileri sessizlik olursa, kararı anlamış ve kabullenmiş oldukları yanılgısına düşmeyin. Bazen çocuklar duyduklarını duymamış gibi yapar ve hiçbir şeyin değişmeyeceğine inanarak konuşmayı reddeder veya konuyu değiştirmeye çalışırlar. Bunlar olayı inkâr etme çabalarıdır. Tepkileri ne olursa olsun onları her zaman dinleyecek ve sorularına cevap verecek ebeveynleri olduğuna inandırın. Bazen de onları konuşturmak ve hislerini dışa vurmalarını sağlamak için sorular sorabilirsiniz (“Senin aklına takılan sorular var mı?”, “Sen ne hissediyorsun?”, “Bu durum sonunda sence bana – sana ne olacak?”, “Hayatımızda nelerin değişeceğini düşünüyorsun?”, vb.). Bazen de ebeveynleri yerine aile dışında birileri ile konuşmak isteyip istemediğini sorabilirsiniz. Bu konuda, örneğin teyze ya da babaannenin yardımı istenebilir.

    Boşanma Sonrasında Dikkat Edilmesi Önerilenler

    Çocukta Çıkabilecek Sorunlar


    Boşanma gibi sarsıcı bir olayla karşılaşan bir çocuğun gelişiminde aksama olabilir, hatta duraksama bile görülebilir. Çocuk olayın gerçekleştiği sırada içinde bulunduğu gelişim evresinde takılabilir (fiksasyon) ya da önceden tamamlamış olduğu bir evreye geri dönebilir (regresyon). Boşanmış bir ailenin bireyi olarak yaşamak çocuklara zarar veren bir durum değildir. Önemli olan anne ve babanın evliliklerinin sona ermesini nasıl karşıladıkları, boşanmadan sonra hayatlarını ve ilişkilerini nasıl sürdükleri ve çocukları ile ilgilenmeye devam etmeleridir. Boşanma tek başına çocuğu kötü şekilde etkileyen bir faktör değildir. Çocukların olaylar karşısındaki dirençleri sınırlıdır ve eğer boşanma olayı sırasında yaşanan düzensiz ev yaşantısı, ev içinde anne-baba kavgası, okul değişikliği, arkadaş çevresinde değişiklik ve ihtiyaçlarının karşılanmasında aksamayı kaldıramazlar. Buna benzer stres olayları uzun süre devam ederse, en uyumlu çocuklar bile gelişim sorunları yaşayabilirler. Boşanma ebeveynlerde olduğu gibi çocuklarda da birçok değişik duygusal tepkilere yol açacaktır. Bu duygular ile başa çıkabilmek için çocukların bunları dışa vurması gerekir ve bunun için de tabii ki anne-babanın yardımına ihtiyaçları vardır. Eğer çocuk bunları dışa yansıtmaz ve içine atarsa bunlar ileriki dönemlerde şekil değiştirecek ve depresyon, kaygı bozukluğu, ayrılık kaygısı, konsantrasyon eksikliği vs. olarak ortaya çıkabilecektir. Bu yüzden ebeveynlerin –her ne kadar kendileri de benzer sorunlar yaşıyor olsalar da – çocuklarının sorunlarını dinlemeye hazır ve istekli olduklarını göstermeleri gerekir. Unutmamak gerekir ki bu süreç sizin için zor olduğu kadar daha korumasız olan çocuğunuz için daha da zor olacaktır. Sıkça karşılaşılabilecek bir takım duygusal tepkiler:

    Korku: Çocuklarda ailenin dağılmasından sonra korkular başlar. Bu korkuların içeriği yaşlarına göre değişir. Bir ebeveynini kaybeden çocuk diğer ebeveynini de kaybedeceğinden dolayı korkuya kapılır. Evi terk eden ebeveyni tekrar görememekten ya da artık onun kendisini sevmediğini düşünerek endişe içine girebilir. Bunlarla bağlantılı olarak çocuğa onu terk etmeyeceğinizi söylemeniz ve korkuları üzerine konuşmak için ortam oluşturmanız yardımcı olacaktır.

    Üzüntü: Bir ebeveynin çocuğun hayatındaki yerini ondan başka kimse dolduramaz, ona kötü davranıyor olsa bile çocuk ebeveynine karşı özlem duyacaktır. Dolayısıyla çocukların evden ayrılan ebeveynlerinin ardından uzun süre ağlamaları, yas tutmaları ve eski günlere özlem duymaları oldukça doğaldır. Fakat çocuklar üzüntülerini sadece ağlayarak ortaya koymazlar. “Daha az konuşmak”, “eskiden zevk aldıkları şeyleri yapmamak”, “daha fazla hayal kurmak”, “yalnız kalmayı tercih etmek” gibi yollarla da duygularını ortaya koyabilirler. Hatta arkadaşlarına ya da ev içindeki bireylere karşı saldırgan tutum içine girebilirler. Burada anne-babaya düşen çocuğun bu süreci yaşamasına, duygularını göstermesine olanak sağlamaktır. Onunla üzüntüleri hakkında konuşabilir, duygularını ifade etmesi için cesaretlendirebilirsiniz. Eğer duygularını bastırması için zorlarsanız ve bu dönemi yaşamasına yeteri kadar olanak vermezseniz, dışarı yansıtamayıp içine attığı bu duygular ileriki dönemlerde çocuğunuz için daha da sorun oluşturabilir.

    Öfke: Çocuklar, yaşlarına, kişilik yapılarına ve olayları kavrayış şekillerine göre boşanma sonrasında farklı şekillerde öfkelerini gösterebilirler. Küçük çocuklar kişi ya da çevre ayırt etmeksizin kavga etme, kırıp dökme eğilimindedir. Yaşları büyüdükçe öfkelerinin merkezi boşanmadan sorumlu tuttukları kişiye yönelir. Öfkelerinin belirli bir ölçüde açığa çıkması çocuğun boşanmaya karşı bir tepkisidir ve bunu normal karşılamak, hatta buna izin vermek gerekebilir. Çocuğun öfke nöbetlerini görmezden gelmek, davranışlarından dolayı onu ayıplamak ve duygularını bastırması gerektiği konusunda telkinlerde bulunmak doğru bir tutum olmayacaktır. Bunun yerine çocuğun öfkesini başka yerlere yönlendirin; örneğin, yastık savaşı yapmak, birlikte sportif aktivitelere katılmak öfkeyi ifade etmede etkin ve zararsız bir yol olabilir. Bu şekilde çocuğunuzun içindeki enerjiyi de yararlı şekilde boşaltmasını sağlamış olursunuz.

    Suçluluk: Çocukların boşanmadan kendilerini suçlamaları, yaptıkları bir hareketten, davranıştan dolayı anne ve babalarının ayrıldıklarını düşünmeleri gayet doğaldır. “Eğer daha uslu olsalardı”, “kavga etmeselerdi”, “derslerini yapsalardı” belki de babaları evi terk etmeyecekti. Hatta durumu düzeltmenin de kendi ellerinde olduğunu düşünürler. Bu nedenle boşanmanın anne ve babanın kendi aralarında alınmış bir karar olduğunu ve bu karar alınırken çocukların herhangi bir suçu olmadığı çocuklara açıklanmalıdır. Ayrıca boşanmanın geçici bir durum olmadığı ve aileyi tekrar bir araya getirmenin mümkün olmadığı sık sık onlara söylenmelidir.

    Yalnızlık: Boşanma ile birlikte çocuk evden giden ebeveynin yokluğunu hissedecektir, buna ek olarak eğer anne ile kalıyorsa, annenin üzerindeki yük daha da artacak belki çalışmaya başlayacak ve çocuğun anne ile geçireceği vakit azalacaktır. Sonuçta çocuğun tek başına geçireceği zaman dilimi daha da artacaktır. Böylece daha fazla düşünmeye, üzülmeye, kendilerini suçlamaya ve hayal kurmaya başlayacaklar bunun yanında da kendi kendilerini idare etmek zorunda olacaklardır. Yalnızlık onların kendi içlerine dönmelerini ve sorunlarını içlerine atmalarına yol açacaktır. “Acaba çocuğum yalnız kalmak isterse ne yapmalıyım?” şeklinde bir soru aklınıza gelirse, kendini geliştirici, zihnini sürekli meşgul edecek ve enerjisini harcayacak faaliyetlerle uğraşırsa (ör, kitap okumak, resim çizmek, yazı yazmak, spor yapmak) (fakat bilgisayar oynamak ya da televizyon seyretmek gibi çocuğun aktif olmadığı aktiviteler değil) yalnızlığın da olumsuz etkileri olmayacaktır. Bunun yanında boşanma sürecinde çocuğunuzun yalnız kalmasını istemeyebilir, belki onun için ortamlar oluşturmaya çalışabilirsiniz, fakat eğer çocuğunuz bunları reddediyor ve aranızda kavgaların çıkmasına yol açıyorsa bunu yaşadığı sürecin bir sonucu olarak görüp ona zaman tanıyabilirsiniz.

    Gerileme (regresyon): Gerilemeden kastedilen çocuğun daha önceki gelişim evrelerinden birine geri dönmesidir ve boşanma sırasında bu sık karşılaştığımız ve kısa süreli olması halinde normal karşıladığımız bir durumdur. Çocuk bu sayede karşılaştığı zor durumdan kaçar ve kontrolün kendilerinde olduğu, kendilerini rahat hissettikleri bir ortam oluştururlar. Gerilemeye örnek olarak parmak emme, tutturma nöbetleri, bir oyuncağa ya da nesneye aşırı bağlanma, altına kaçırma, yalnız yatamama, yalnız kalamama verilebilir. Bu davranışlar karşısında öfkelenmek, cezalandırmak bu davranışın daha da pekişmesine yol açabilecektir.

    Uyku sorunları: Boşanma olayını terk edilmişlik gibi algılayabilen çocuklar, uykuya gitme sürecini de benzer şekilde kaybolma, terk edilme gibi algılayabileceklerdir. Bir sabah kalktıklarında ebeveynini evde bulamama korkusunun de tetikleyebildiği şekilde, uyumayı reddetme, uykusuzluk, tek başına yatmama, kâbus görme sorunları yaşayabilirler. Uyku sorunları ilk birkaç ay sürebilir. Bu süreçte mümkün olduğunca çocuğun uyku düzenini aksatmamaya özen göstermek gerekir.

    Yemek yeme sorunları: Yemek yememek çocuğun kendini anne-babaya kabul ettirmek adına sık kullanılan bir silahtır. Ve bu silahla eğer aile baş edemediğini düşünüyorsa bir uzmana başvurmak çok yerinde olacaktır.

    Okul sorunları: Boşanmaya çocuğun vereceği doğal tepkilerden biri de arkadaş ilişkilerinde bozulma ve derslerde başarısızlıktır. Eğer ebeveyn olarak bu süreci çabuk olarak atlatmasına yardımcı olursanız çocuğunuzun okul ile ilgili sorunları da kendiliğinden kaybolacaktır. Çocuğunuzun evde, sizin yanınızda normal davranması, okulda da sorunsuz olduğunu düşündürtmemelidir. Bu nedenle öğretmeniyle sıkı bir iletişimde olmanız ilk şarttır. Her sorunda dediğimiz gibi çocuğunuzun sorunlarını çözmek için ona zaman tanıyın ve onun yanında olduğunuzu ona sürekli hissettirin.

    Dr. Sabri Hergüner



  • En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa English Home Page
    Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

    Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

    Web sitesi: Koray Karabekiroglu