Türkçe English

Ergenlik dönemleri nelerdir?

Ergenlik döneminin pek çok kuramda üç alt döneme ayrıldığını görürüz:

1. Erken ergenlik (12-14 yaş)

2. Orta ergenlik (14-17 yaş)

3. Geç ergenlik (17-19 yaş)

Erken ergenlik döneminde, en temel değişim hormon düzeylerindeki belirgin artışın ve gün içi ya da aylık dalgalanmaların başlamasıdır. Bu değişime paralel olarak fizisel ve zihinsel değişimler de hızlanır. Özellikle bedendeki hızlı değişim bu dönemin en güncel konusu olur. Hormonlardaki değişim beyni de doğrudan etkiler ve duygu, davranış ve bilişsel işlevlerde belirgin değişimler başlar. Genç ergen annebabasıyla daha çok çatışır, otoriteye daha çok karşı gelebilir, sınırlarını test eder. Kimlik ve ait olma konuları gündeme gelmeye başlar. Zaman algısında değişiklikler olur. Kendini daha çok sıkışmış hissedebilir, beklemekte güçlük çekebilir. Ebeveynleri gözünden düşmeye başlar. Eskiden zaman zaman neredeyse mükemmel olarak gördüğü annebabasının aslında “hiç de o kadar iyi” olmadığını düşünmeye başlar. Ara sıra kendinden beklenmeyen çocuksu davranışlar gösterebilir. Annebabasından daha çok arkadaşlarla zaman geçirmeyi tercih eder. Odasında yalnız kalmayı, müzik dinlemeyi daha çok sevmeye başlar. Cinsel fanteziler, düşler ortaya çıkar. Erken ergenlik döneminin son bölümüne doğru cinsel dürtüler çok güçlenebilir. Bazen gününün çok büyük bir bölümünde cinsel konularla ilgilenerek geçirebilir. Mastürbasyon yapmayı dener. Riskli uğraşlara ilgisi artar. Sigara ve madde kullanımını deneyebilir. Genellikle öfkeli ve alıngandır.

Psikodinamik açıdan bakıldığında, 6-12 yaşlarındaki gizillik (latans) döneminde bastırılmış olan dürtülerin yeniden açığa çıkması bu dönemin temel dinamiğidir. Erken çocukluk döneminde annebabaya yönelmiş ve gizillik döneminde bastırılmış olan libidinal (cinsel ve yaşamsal) yatırımların (kateksis) tekrardan annebabaya yöneltilmesi kabul edilemez bir durumdur ve bu erken ergenlik döneminde annebabaya yönelmiş duygusal yatırımın geri çekilmesi görülür (dekateksis). Diğer bir deyişle, hemcins ebeveyni ile özdeşim kurabilme becerisine dayalı olarak girilen latans döneminden bu özdeşimlerin yeniden sorgulanmaya başlanması ile çıkılır. Artık annebaba mükemmel özdeşim nesneleri değildir ve bu dönemde genç ergen özdeşim nesnesi kaybına bağlı bir boşluk duygusu yaşayabilir. Bu dönemde akranlar, özellikle de hemcins akranlar bu geçiş döneminde geçici özdeşim denemeleri için uygulama alanı olur. Genç annebabasından daha çok akranlarıyla, özellikle de kendi cinsiyetinden olan arkadaş gruplarıyla zaman geçirir. Bu arkadaş grupları içinde gençler birbirlerine çok yoğun bir geribildirim sunar. Cinsel roller (ör, yürüme şekli, konuşma ve giyim tarzı), dini ve felsefi uğraşlar karşılıklı etkileşim içinde zihinsel olarak sınanır ve bu erken ergenlik döneminin sonuna dek genellikle fiili uygulama alanına geçilmez.

Orta ergenlik döneminde, genç değişime yavaş yavaş alışmaya başlamıştır. Hızla artan cinsel dürtülerini ve öfkesini kontrol etme yöntemlerini keşfeder. Bu dürtüler onun kimlik arayışına, kendini, sınırlarını keşfetmesi için denemeler yapmasına yardım eden bir enerji kaynağı işlevi görür. Aileden daha bağımsız olmanın uğraşısı artar, rol modellerle, idollerle daha fazla zaman geçirilir. Kendiliğinin oluşmasında, diğer bir deyişle, kendine ait öznel dünya görüşü ve değer yargılarının şekillenmesinde, önceliklerin belirlenmesinde gerekli olan denemeler gencin tutarsız ve dengesiz bir görüntü sergilemesine yol açabilir. Gelecekle ilgili planlar, zevkler, tercihler hemen hergün değişebilir. Bazen tüm bu konularda annebaba ile zıtlaşma çok yoğun yaşanabilir. Sanki genç herşeye karşı, herşeye muhalifmiş gibi görünebilir. Özellikle ayrılma ve bireyselleşme çabalarında zorluk yaşayan gençlerde bu zıtlaşmalar aslında kimliğin ve özgün bireyselliğin oluşumu için gerekli denemelerin ve çabanın bir yansıması olabilir.

Psikodinamik açıdan bakıldığında, erken ergenlik döneminin başlaması ile annebabadan geri çekilen duygusal yatırım orta ergenlik dönemi ile yavaş yavaş karşı cins akranlara doğru yönelmeye başlar. Bu dönemde karşı cinse yönelimin sorunsuz yaşanabilmesi için erken çocukluk dönemi yaşantılarının ve 6-12 yaşlarındaki gizillik dönemine geçişteki hemcins ebeveynle uygun özdeşimin kritik bir öneme sahip olduğu öngörülür. Diğer bir deyişle, babasıyla uygun özdeşimi kurabilmiş, babası gibi olabilmeyi genel hatlarıyla kabullenmiş bir erkek çocuk ergenlik döneminde babasına karşı hissettiği olumsuz duyguları çok abartılı yaşamaz. Ancak yoğun çatışmanın sürdüğü bir ilişki, örneğin aşırı sert bir baba ile kendine yeterli güveni geliştirememiş bir genç erkek arasındaki etkileşim gencin daha önceki evrelerde çözmesi gereken ancak çözemediği çatışmalara geri dönmesine yol açabilir. Bu durum da örneğin cinsel kimlik gelişimini geciktirebilir ya da engelleyebilir.

Geç ergenlik döneminde, genç hormonların etkisiyle değişen ve dönüşen bedenine ve beynine, dolayısıyla da duygusal, dürtüsel yoğunluğa alışmaya başlar. Büyümenin ve değişmenin yavaşladığı yıllardır. Dürtülerini bekletebilmeyi, ya da sosyal ve kültürel beklentilere uygun yöntemlerle eyleme dönüştürebilmeyi öğrenir. Karşı cins akranlarla cinsel deneyimler başlar. Bilişsel gelişime bağlı olarak soyut kavramlar daha iyi anlaşılır. Dürtüler, duygu ve düşünceler anlamlı bir bütün içinde yer bulabilir. Diğer bir deyişle, kimlik ve dünya görüşü iç tutarlılık kazanır ve yavaş yavaş görece sabit bir yapı kazanır. Cinsel kimlik, akademik beklentiler, yaşam amacı daha net olarak ifade edilebilir hale gelir. Gencin kendi sınırlarını keşfetmeye başlaması, neyi iyi yapabildiğini, hangi alanlarda becerikli olamadığını fark etmesi ergenlik döneminin sonunun yaklaştığının habercisidir. Evlenme, iş sahibi olma ile ilgili düşünceler yoğunlaşır. Geç ergenlik dönemindeki ergenin zihninde uygun eş ve iş seçimi herşeyden önce gelir.

Psikodinamik açıdan bakıldığında, geç ergenlik evresi bir bütünleme, konsolidasyon evresidir. Ego işlevleri ergenlik öncesi çatışmalardan bağımsız, sabit ve özgün bir işlev kazanır. Kendilik ve nesne tasarımları görece sabit bir yapı kazanır. Diğer bir deyişle, kişinin kendi bedenine, zihnine, ideallerine ve değer yargılarına uygun olan (kendinden olan) ve olmayan ayrımı netleşir. Ergenliğin sonunda erken çocukluk dönemi çatışmaları ortadan kalkmasa da egosintonik (benlik işlevleriyle uyumlu) hale gelir. Bir bakıma bebeklikten çocukluk dönemine geçerken yaşanana benzer bir süreç, çocukluktan erişkinliğe geçerken de yaşanır. Bebeklikten çocukluğa geçilen birincil bağımsızlaşma döneminde kendi ile öteki ayrımını fark eden çocuk, tüm güçlü olmanın kaybı ve kendinden ayrı var olan ötekinin kendisini yok etme tehditine karşı var olma kaygıları yaşar. Bu kaygılar çocuğun oyun içindeki tutumları ve uyguladığı rollerde kendini açığa verir ve aynı zamanda kaygıların azaltılması sağlanır. Çocukluktan erişkinliğe geçilen ikincil bağımsızlaşma döneminde, ergenlikte de, genç somut gerçeklik dışında var olan soyut gerçekliği keşfeder ve ölümsüzlüğe ulaşmak adına büyük bir benlikte bir parça olmanın (yeni aile, okul, millet, tarikat, vb.) ya da soyut bir gerçeklikte (felsefe, ideoloji, din, vb.) yaşamaya devam etmenin yollarını arar.


Dr. Koray Karabekiroğlu


En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa English Home Page
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

Web sitesi: Koray Karabekiroglu