Gençlik ne zaman biter?

Küçükken dedem öldüğünde, "Kaç yaşındaydı?" diye sordular. "Altmışdört" dedim, "Çok gençmiş" dediler. Yani ben ellidört yıl sonra yaşasam, hala genç olacaktım demek.

Yine küçükken, bizim orda doktorun biri hastalarına "gençlik aşısı" yaptığını söylerdi. Bir aşı 10 yaş birden gençleştiriyormuş. Yani 56 isen 46, 46'ysan 36 gibi yapıyormuş. hiç anlamadım.

Reklamda diyordu: "genç görünmenin sırrı bu krem". yüzüne sürüyorsun, genç görünüyorsun.

Duymuşsunuzdur, birilerinin hayat felsefesi "hızlı yaşa, genç öl, cesetin yakışıklı olsundur". Gençlik elden gitmeden hızla yaşa. Hızla yaşa, çünkü yaşlanırsan tadını alamazsın.

Artık "küçük" diye seslenmiyorlardı, "delikanlıydım". Deli gibi kanlı, yani kanı yerinde durmayan, sağa sola hareket eden, fıkır fıkır... Herhalde bir de aklı başında olmamaktı delikanlılık. 23 Nisanlar'ın yerini, 19 Mayıs'lar almıştı artık...

Şimdi düşünüyorum da acaba gençlik nereye kadar. Akıl yaşta değil başta, insan hissettiği yaştadır. Doğru. eğer hala yapacak bir şeylerin varsa, hesabını kapatmadıysan yaşamının, "ben oldum" demiyorsan, bir fidan dikmek hala heyecanlandırıyorsa seni, gençsin sende...

Hızlı araba kullanmak değil, değil gençlik sadece müziğin sesini sonuna kadar açmak. Yani bakınca ufka, hala hayret ediyorsan, hissedince alnında rüzgarı keyif alıyorsan, hata yapmaktan korkuyorsan, yeni bir şehri görmek hala heyecanlandırıyorsa seni gençsin sen de...

Hala anlamadıysan dünyanın kaç bucak olduğunu, elinden gelenin sadece bu kadar olmadığını, hala merak ediyorsan hayatın anlamını, bir şeylerin değişeceğine kaybetmediysen ümidini; denize koşmak, sevdiğini öpmek, tuttuğun takımın gol atması gülümsetiyorsa seni gençsin.

"Böyle gelmiş böyle gider"; "Eski köye yeni adet olur mu"; "Eski tas eski hamam"; "Benden geçti artık" sözleri senin lugatında yoksa, ölmekten hala korkuyorsan sen de gençsin, hem de çok genç...

ya öyle değilse;

o zaman ya "dönülmez akşamın ufkundasın ve vakit çok geç" ya da "depresyonda olmayasın"...


Dr. Koray Karabekiroğlu