Türkçe English

Madde kötüye kullanımı ve madde bağımlılığı nedir?

“Madde kötüye kullanımı” yasal olmayan bir maddenin (ör, esrar) kullanılmasını ya da yasal olan bir maddenin (ör, alkol) zarar verici boyutta kullanılmasını ifade eder. Bu kötüye kullanım sürecinde birtakım psikososyal belirtiler ortaya çıkar. Örneğin, okul ya da meslek yaşamında konsantrasyon zorlukları, öğrenme problemleri, uyku bozuklukları, riskli davranışlarda ve suça karışma oranında artış, sosyal ilişkilerde kötüleşme gibi sonuçlar doğurabilir. Madde bağımlılığında ise aşağıda belirtilen yedi durumdan en az üçü görülür:

1. Madde kullanımı üzerine aşırı bir zihinsel meşguliyet,

2. Maddeyi yüksek dozlarda kullanma,

3. Maddeye karşı tolerans geliştirme (aynı etki için daha yüksek dozlara ihtiyaç duyma),

4. Psikolojik ya da fiziksel yoksunluk belirtileri gösterme,

5. Madde kullanımını azaltma ya da bırakma teşebbüslerine rağmen, yeniden başlama,

6. Sosyal, mesleki uğraşları ve boş zaman aktivitelerini ihmal etmeye başlama,

7. Sağlık sorunları gelişmesine karşın madde kullanımına devam etmek.

Madde kötüye kullanımı ya da bağımlılığı pek çok açıdan fiziksel ve zihinsel bozukluklara neden olur. Madde kullanan ergenler daha fazla suç işlemeye başlarlar, bilişsel becerileri ve muhakeme gücü zayıflar, akademik başarıları düşer, uzun süreli ilişkileri sürdürmekte güçlük çekerler. Madde kullanan gençlerin önemli bir kısmı çoğu zaman hangi maddeyi kullandığını bilmeden ve olası etkileri konusunda fikir sahibi olmadan madde kullanırlar. Pek çok maddeyi birarada kullanabilerler. Uyarıcı maddeler kalp hızında ve kan basıncında oldukça önemli yükselmelere, kalp ritminin bozulmasına ve epileptik nöbetlere sebep olabilir. Varsanıların gelişmesini tetikleyen maddeler sınıfında yer alan halusinojenler psikotik belirtileri (gerçeği değerlendirme yetisinin bozulmasını) tetikleyebilir. Alkol, uçucu maddeler ve uyuşturucular (solventler ve opioidler) koma durumuna neden olabilirler. Tüm bu durumlar da ani ölüme yol açabilir. Damardan enjekte edilen maddeler HIV, Hepatit C ve benzeri çok tehlikeli enfeksiyonların gelişimini ortaya çıkarabilir.

Bağımlılık kişinin kullandığı madde üstünde kontrolünü kaybetmesi ve onsuz bir yaşam sürememeye başlamasıdır. İnsanlar birçok şeye bağımlı olabilir. Bunlar arasında sigara, alkol, uyuşturucular, internet, başka insanlar sayılabilir. Bağımlılık yavaş yavaş, sinsice gelişir. Kişi genelde bağımlı olduğunun farkına varmaz. Madde kullanan ergenlerin çok büyük bir bölümü ilk kez arkadaş tavsiyesi ile maddeyi dener. Gitgide denemeler sıklaşır ve bu alışma döneminde neredeyse tüm ergenler bağımlı olmadıklarını ve istedikleri zaman madde kullanmayı bırakabileceklerini öne sürerler.

Herkes bağımlı olabilir. Madde kullanımı kişinin biyolojik yapısında zamanla değişikliklere yol açar ve ara sıra da olsa kullanan kişinin bundan kaçınması mümkün değildir. Madde kullanımının irade ile bir ilişkisi yoktur. Zaten kişiler “Ben kontrol edebilirim” düşüncesiyle başlar, daha sonra bağımlı hale gelir. Onlar da “Benim iradem güçlüdür” gibi bir yanlış inançla yola çıkmışlardır. Kişi maddeyi kontrol altında tuttuğunu, hiç dozu aşmadığını iddia etse de aslında bedeninde farkında olmadığı bir süreç devam etmektedir. Bu yüzden bireysel özellikler ile madde kullanımı arasında bir sebep sonuç ilişkisi kurmak yanlıştır. İnsanlar madde kullanımına genelde ara sıra kullanarak başlarlar. İlerleyen dönemlerde daha önceki yaşadıkları etkiyi elde etmek için her seferinde kullandıkları miktarı arttırmak durumunda kalırlar. Bu durum madde talebinin artması anlamına da gelir ki bu da bağımlılığa götüren yoldur. Aralıklı da olsa uzun süre kullanım mutlaka bireyin ruhsal ve kimyasal yapısında değişikliklere yol açar.

Bağımlılığa yatkınlık yaratan etkenler nelerdir?

Bağımlılık hemen herkeste gelişebilir. Ancak bazı etkenler ergeni bağımlılık yapıcı maddeleri denemeye ve sonuçta da bağımlılık sürecine girmeye daha yatkın kılmaktadır. Bu etkenler arasında özellikle biyolojik faktörler öne çıkar. Örneğin, risk alma davranışı gösteren, yenilik arayışı yüksek olan ve ödül bağımlılığı özellikleri gösteren bireyler ve ilaçlara daha kolay tolerans ve yoksunluk belirtileri geliştiren ergenler madde bağımlılığına daha yatkındır. Öte yandan, düşük özgüvene sahip, güvensiz bir bağlanma örüntüsü olan, kimlik bütünlüğünü yeterince geliştirememiş ve diğer bireylere bağımlılığı sürdüren ergenlerin de madde kullanımına yönelmesi daha olasıdır. Ailenin ve yaşanan sosyal çevrenin madde kullanımına bakış açısı, maddeye ulaşma kolaylığı gibi etkenler de riski artırmaktadır.

Karmaşalı ve çatışmalı aile ortamı, ebeveyn ve okul denetiminin yetersiz kalması, erken yaştaki davranış problemleri, ailede madde kullanan kişilerin var olması, aykırı ve riskli davranışlara eğilim gösteren akran gruplarına üye olmak, sosyal ortamlardan uzaklaşma, akademik başarının düşük olması, akranlar tarafından dışlanma gibi durumlar da psikososyal yatkınlık etkenleri arasında sayılabilir. Gelişimsel bozuklukları olan, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan, dürtü denetiminde sorunlar yaşayan, duygudurum bozuklukları ve yoğun kaygı düzeyi olan ergenler de daha fazla alkol ve madde kullanmaktadırlar. Madde kullanımına başlamada sosyal öğrenme teorisi ön plana çıkan bir açıklamadır. İlk denemeler sosyal kabul düzeyi ile doğrudan ilişkilidir. Ailede ve yakın çevrede madde kullanımının varlığı en önemli risk faktörü olarak görülebilir. Öte yandan madde kullanımı ile ortaya çıkan etkiler (ör, uyuşukluk hali, uyarılma, vb.) ergen tarafından zemindeki ruhsal sorunların belirtilerini bastırmaya yönelik bir işlev kazanabilir. Ancak zaman içinde gelişen tolerans bu maddelerin istenen etkilerini azaltır ve istenmeyen etkiler ve bağımlılık süreci ön plana çıkar. Özellikle dikkat eksikliği sorunları yaşayan ergenler uyarıcılara yönelebilir, sosyal kaygıları yüksek olan ergenler alkol kullanımını yoğunlaştırma eğiliminde olabilir.


Dr. Koray Karabekiroğlu


En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa English Home Page
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

Web sitesi: Koray Karabekiroglu