Türkçe English

Üniversite sınavının ruh sağlığı üzerine etkileri nelerdir?

Ülkemizde üniversite giriş sınavı ergenlik döneminin en önemli yaşam olaylarından biridir. Belki de ergenlerin önemli bir kısmı için, özellikle de lise son döneminde hayatın "en önemli gündem" maddesi olarak görülmektedir. Üniversiteye girmek sadece bir meslek edinmek için ilk adım atmak değil, aynı zamanda "büyümek", "bağımsızlaşmaktır" çoğu zaman. Pek çok genç farklı bir şehre taşınmak, belki yurtta, belki arkadaşlarıyla kalarak, “kendi başının çaresine bakmak” zorunda kalacaktır. Sıcak kız-erkek ilişkileri daha rahat yaşanabilecek, özgürce, dinamik bir arkadaş ortamı içinde yaşamın tadını çıkarmak için pek çok olanak bulunabilecektir. Bazen "kendini ispatlamaktır" üniversiteyi kazanmak. "Bak kazanamadı" dedirtmemek. Kendine güveni perçinlemek için bir fırsattır. "Büyüyünce ne olacağını" artık az çok görmeye başlamaktır. Genç bazen "ne istediğini bilmeden" bir tercih yapmış olma duygusuna kapılır. "Acaba bu benim tercihim mi?", "Ben mi istedim hukuk okumayı, eczacı olmayı, yoksa annem için mi yazdım?" gibi sorular akla gelir. "Kendini gerçekleştirmenin" bir köşe taşı oluveren bu sınav gencin ve ailesinin hayatını pek çok yönden ilgilendirmeye başlar. Artık belli başlı noktalara odaklanılmıştır. Zamanın büyük bölümü ders çalışarak geçer. Hobilere, zevklere kalan vakit daralır. Okulla birlikte dersanede geçmeye başlar zaman. Derhane taksitleri bazen ödenemez olur. "Ya kazanamazsam" kaygısı genci ve ebeveynini sarmaya başlar. Bazen heyecanın yerini telaş ve korku alır. Uyku ve iştah kaçabilir. Okunanlar anlaşılmaz gelmeye başlayıverir. Başkalarının ne yaptığı, deneme sınavından kaç puan aldığı, kaçıncı olduğu önemli bir merak konusudur. Gündemde bazen tek madde sınavdır. Sokakta, evde herkes sınavı, nasıl çalıştığını sorar. Tek gündem bu olunca sanki hayat durmuş ve yaşamın merkezine sınav oturmuştur. Hal böyle olunca "sınavı kazanamazsan da sorun değil, dünyanın sonu değil ya" sözleri hiç bir anlam ifade etmemeye başlar. Anneyi, babayı, komşuyu susturmanın yolu sınavı kazanmaktan geçer.

Bazen genç yapamadığını, yeterince puan alamayacağını hisseder, kaçmaya başlar. Dershaneye gitmek, ders çalışmak artık ona sadece kendi başarısızlığını hatırlatma işlevi görmeye başlamıştır. Böyle oldukça öğretmenleri, anne babası daha da üsteler ve bir çıkmaz, kısır döngü başlar. Eleştiriler, "sen bu kafayla gidersen kazanamazsınlar" gençte kendine güveni iyice sarsar ve dersten, çalışmaktan iyiden iyiye uzaklaşır. Bazı gençler bu kendine güvensizliği aşmak için daha çok çalışır, ama aşırı yorgunluk ve yanlış bir teknikle yine olumlu sonuç alamaz, kendine güveni daha da sarsılır. Kendine sınavı kazanmaktan başka yol tanımadıkça da sıkışır kalır. Bazen bu durum "öğrenilmiş çaresizlik" duygusuyla genci depresyona iter. Depresyon da, bilinç dışı bir kurtulma yoludur…

Anne ve babaların şu noktalara dikkat etmesi yerinde olacaktır:

  • Üniversite sınavı sadece "3 saat 15 dakika" değildir. Bu bir süreçtir. Bir kaç yıl öncesinden düzenli bir motivasyon, artan bir tempo ve kişiye-uygun belirlenmiş hedefler doğrultusunda hazırlanılır.

  • Sınav hazırlığı bir ekip çalışmasıdır. Öğretmenler, aile, psikolojik danışma, rehber vs, bilinçli bir ekip ruhu içinde aynı dille, aynı hevesle çocuğun destekçileridirler.

  • Sınav sistemi ile boğuşmak, eleştirmek bir yarar sağlamaz. Hele Türkiye gibi hemen her yıl sistemin değiştiği bir ülkede değişimlere adaptasyonu en kısa sürede sağlayanlar hayatta kalır. Bu nedenle yeni sistemin mantığını ve esaslarını kavramak, doğru stratejiler belirlemek gerekir. Daha fazla puan getiren, gencin daha başarılı olduğu alanlara yatırım yapılmalı, zayıf taraflar ayrıca desteklenmelidir.

  • Bu süreçte aile içinde duygusal zorluklar, maddi-manevi stres faktörleri olabildiğince kontrol altına alınmalıdır. Gerekli olursa her bir sorun için ayrı ayrı destek alınabilir. Streslerin birikimi zorlanmayı arttırır, aile içi stres de bileşik kaplar gibi tüm bireyleri az ya da çok etkiler.

  • Gencin kendi isteklerini ortaya çıkarması için yardım etmek gerekir. Ona seçtiği alanın, ya da tercih edeceği mesleğin kendisi için olabildiğince en uygun seçeneklerden biri olduğuna ikna olma, inanma fırsatı sağlanmalıdır. Bu da birlikte her bir boyut (ör, o mesleğin geleceği, gence uygunluğu, gencin istemesi, mali durumu vs.) ayrı ayrı puanlanarak en yüksek puan elde eden meslek alanı tercih edilebilir.

  • İyi beslenme, doğru uyku düzeni, doğru zaman kullanımı gibi pek çok faktör için profesyonel destek gerekebilir.

  • Her şeye rağmen işler yolunda gitmezse uygulanacak B planının olması, alternatiflerin üretilebilme esnekliği kaygıların azalması ve gerçekçi yaklaşım için oldukça yararlı olacaktır.


    Dr. Koray Karabekiroğlu


  • En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa English Home Page
    Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

    Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

    Web sitesi: Koray Karabekiroglu