Türkçe English


TOPLUMSAL BİR SORUN


Türkiye’de ve Dünyada Çocuk İşçiliği

Toplumların en hassas ve en savunmasız bireyleri olan çocukların temel hakları arasında “sağlık ve eğitim hakkı” öncelikler arasındadır. Ancak özellikle yoksul toplumlarda olmak üzere, çocukların eğitim ve sağlık hakkını en çok zedeleyen durumlardan biri de çocuk işçiliğidir. Bu yazıda çocuk işçiliğinin Türkiye’deki ve dünyadaki durumu ve bu durumun psiko-sosyal etkileri özetlenmeye çalışılmıştır.



Damlanur TAT tarafından Birey ve Toplum (Bahar 2016, Cilt:6, Sayı:11) dergisinde yayımlanan, "Avrupa Birliği Aday Ülkelerinde Çocuk İşçiliği: Çocuk İşçiliğini Önleme Politikaları Önerileri" isimli makale

Ne yazık ki, çocukların sömürülmesi, aç bırakılması, uzun saatler boyu çalışmaya zorlanması, yaralanması ve hayatını kaybetmesi geçmişten bugüne karşılaşılan durumlardır. Çocuklar Sanayi Devrimi öncesinde yaptıkları işlerde birer yardımcı ve iş gücü piyasasının görünmez aktörleri olarak yer alsalar da, Sanayi Devrimi ile birlikte fabrikalarda ve madenlerde daha çok ihtiyaç duyulan ve sıklıkla görülen iş gücü kaynağı olarak nitelendirilmeye başlanmıştır.

1802 yılında İngiliz Parlamentosu’nda kabul edilen “Çırakların Bedensel ve Tinsel Sağlıkları Hakkında Yasa” ile çocukların gece çalışmalarını yasakladığı gibi, günlük çalışma sürelerini de 12 saat olarak sınırlandırmıştır. Sadece bu iki madde bile çocukların o tarihlerdeki çalışma koşulları hakkında fikir vermektedir. “Victorian Child Labor” kavramı da; Victoria Devri olarak bilinen ve 1837 yılında Kraliçe Victoria’nın tahta çıkışı ile başlayan 64 yıllık süreçte çocukların iş gücü piyasasında yaşadıklarını anlatmak için kullanılır. Bu dönemde çocuklar; madenlerde, fabrikalarda, demiryolu yapımında, baca temizlemede, sokaklarda, evlerde ve başka pek çok işte ve iş yerinde çalıştırılmışlardır.

En kötü biçimlerdeki çocuk işçiliği de, 2000 yılında yürürlüğe giren 182 sayılı ILO Sözleşmesi’nin 3. Maddesinde yer aldığı şekliyle;

  • Çocukların alım- satımı ve ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da mecburi çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların tüm biçimlerini,

  • Çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu,

  • Çocuğun özellikle ilgili uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde kullanılmasını, bunlar için tedarikini ya da sunumunu,

  • Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan işler olarak tanımlanır.

  • Doğası gereği ya da gerçekleştiği koşullar nedeniyle çocuğun fiziksel, zihinsel ya da ahlaki iyi olma halini tehlikeye düşürecek işler de “tehlikeli işler” olarak tanımlanır.

    1999 yılındaki Köln Zirvesi’nde alınan kararla hazırlanan ve 2001 yılında Nice Anlaşması ile kabul edilen AB Temel Haklar Şartı ise, AİHS’den ayrı olarak Avrupa Birliği’nin kendisine ait bir temel haklar kataloğuna kavuşmasını sağlamıştır (Arman,2004).

    Madde 32: Çocuk işçi çalıştırmanın yasaklanması ve çalışan gençlerin korunması:

    Çocuk işçi çalıştırılması yasaktır. Gençler için daha elverişli olabilecek kurallar saklı kalmak üzere ve sınırlı istisnalar dışında istihdam edilmek için asgari yaş sınırı, zorunlu eğitimin tamamlanması için belirlenen asgari yaştan daha düşük olamaz. İşe alınan gençler, yaşlarına uygun çalışma koşullarında çalıştırılmalı ve ekonomik sömürüye ve emniyetlerine, sağlıklarına veya fiziksel, ruhsal, ahlaki veya sosyal gelişimlerine zarar verme olasılığı bulunan veya eğitimlerini engelleyebilecek her turlu işe karşı korunmalıdır.

    Dünyada ve AB ülkelerinde çocuk işçiliğinin güncel durumu

    ILO-IPEC’in 2013 yılında yayınladığı “Küresel Tahminler ve Eğilimler 2000–2012” raporuna göre, dünya çapında 5–17 yaş grubundaki 168 milyon çocuk yani dünyadaki çocuk nüfusunun %11’i çocuk işçi olarak çalışmaktadır. Bu çocukların 85 milyonu ise sağlıklarını, güvenliklerini ve ahlaki gelişimlerini tehlikeye atan işlerde çalışmaktadır.

    2015 yılı itibariyle AB’ye aday ülkelerin hepsinin imzaladığı çocuk işçiliği ile ilgili sözleşmeler ise şunlardır;
  • İstihdamda Asgari Yaşla ilgili 138 sayılı ILO Sözleşmesi,
  • En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Hakkında 182 Sayılı ILO Sözleşmesi,
  • BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme,
  • BM Çocukların Müdahil Oldukları Silahlı Çatışmalara İlişkin İhtiyarı Protokol,
  • BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye Ek Çocuk Satışı, Çocuk Fahişeliği ve Çocuk Pornografisi ile İlgili İhtiyarı Protokol

    Turkiye’de Çalışan çocukların dağılımı:
  • Tarım %57.1
  • Hizmet %27.1
  • Sanayİ %15.8


    Hacer TOR tarafından, ZfWT dergisinde (Vol. 2, No. 2) (2010) yayımlanan TÜRKİYE’DE ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN BOYUTLARI makalesi

    Nedenleri ne olursa olsun, çocukların çalışmaları, eğitimden uzaklaşmalarına fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin olumsuz etkilenmesinin yanı sıra çeşitli istismarlara uğramalarına neden olmaktadır. Çocuk fiziksel, zihinsel, ruhsal ve sosyal gelişim dönemini henüz tamamlamadığı için, özellikle çalışma hayatındaki çeşitli etkenler, tüm gelişimini olumsuz etkileyebilecek unsurları içinde barındırmaktadır.

    Çalışan Çocuk Kavramı

    “Çalışan çocuk” kavramı, farklı sosyal yapılara sahip toplumlarda farklı anlamlar içermektedir. Çalışan çocuk tanımında bir ülkeden diğerine, gelişmiş bir ülkeden gelişmekte olan bir ülkeye, ülke içinde bile farklılıklar görülmektedir. Genel yaklaşım, hayatını kazanmak veya aile bütçesine katkı sağlamak amacıyla çalışma hayatında yer alan 18 yaşın altındaki bireylerin “çalışan çocuk” ya da “çocuk işçi” olarak ifadesi yönündedir (Fidan, 2004).

    Türkiye’de Çalışan Çocukların Genel Durumu

    Çocuk işgücü araştırma sonuçlarına göre ülkemizde 6-17 yaş grubunda olup ekonomik faaliyetlerde çalışan çocukların sayısı 1994 yılında 2 milyon 269 bin iken, 1999 yılında 1 milyon 630 bine, 2006 yılında 958 bine düşmüştür.

    Sektörlere göre çocukların istihdam edildikleri alanlar yıllara göre incelendiğinde, tarım sektöründe 1994 yılında 1 milyon 510 bin çocuk çalışırken, 1999 yılında bu sayısı 990 bine, 2006 yılında ise bu sayı 392 bine düşmüştür. 1994 ile 2006 yılları arasında bu sektörlerde çalışan çocuk oranında % 74’lük bir azalmanın olduğu görülmektedir.

    Dünyada Çalışan Çocukların Durumu

    Çocuk işçiliği dünya gündeminin de üst sıralarında yer alan ve ivedi çözüm bekleyen bir sorundur. ILO’nun 2006 raporuna göre dünyada çalışan çocuk sayısı 2000-2004 yılları arasında 246 milyondan 218 milyona gerileyerek % 11 oranında azalmıştır. 218 milyon çalışan çocuktan 126 milyon çocuğun tehlikeli işlerde çalıştığı belirtilmektedir.

    Latin Amerika ve Karayipler, 2000 yılında % 16.1 iken 2004’de % 5.1’e gerileyerek, en hızlı düşüşün yaşandığı bölge olarak görülmektedir. Rakamlara bakıldığında Türkiye, altı yılda çocuk istihdam oranını yarı yarıya azaltmayı başarırken, Asya- Pasifik ve Siyah Afrika Ülkelerinde çocuk istihdam oranlarında çok sınırlı azalmaların olduğu görülmektedir.

    Türkiye’ de Çocukların Çalışma Nedenleri

    Türkiye’de çocukların çalışmasının temel nedenleri ile çocuk çalışması hakkında uluslararası düzeyde yapılan çalışmaların sonuçları, büyük oranda birbiriyle benzerlik göstermektedir. Araştırmalar, çocuk işçiliğinin ana nedeninin yoksulluk olduğunu göstermektedir. Yoksulluk, asgari yaşam standardına ulaşamama ve temel gereksinimlerini karşılayamama durumudur Yoksulluk sorunu ise; bozuk gelir dağılımı, işsizlik, kaynakların verimli kullanılamaması, hızlı nüfus artışı, göç, kayıt dışı ekonomi gibi başka birçok soruna bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

    Çocuk işçiliğinin diğer bir nedeni geleneksel bakış açısıdır. Ülkemizde özellikle kırsal alanlarda geleneksel yaşam biçimi içinde çocuklar, tarım sektöründe aileleriyle birlikte çalışmaktadır. Tarım toplumuna has bir yaklaşımla ve sosyo-kültürel bakış açısı ile çocuk işçiliği normal karşılanmakta, bazen de gerekli görülmektedir. Kentlerde eğitim masraflarının yüksekliği ya da eğitimli işgücünde yaşanan işsizlik; aileleri, çocuklarını meslek edinmeleri için çalıştırmaya yöneltmektedir.

    Çocuk işgücü kullanılmasına neden olan bir başka unsur da ailelerin çocukları kendi işletmelerinde ucuz iş gücü olarak görmeleridir. Aileler özellikle küçük işletmelerde çocuğu bir taraftan ucuz iş gücü olarak kullanmakta, diğer taraftan da işletmenin gelecekteki yöneticisi olarak gördüğü çocuğu küçük yaşta işe alıştırmak amacıyla çocuğun çalışmasını olağan bir durum gibi görmektedir.

    Çocuk İşçiliğinin Yarattığı Sorunlar

    İşyerindeki Fiziksel Riskler


    Çalışma ortamı ve koşulları da çocuğun beden sağlığı ve gelişiminde önemli etkilere yol açmaktadır. Gürültü, kirlilik, toz, nem, yetersiz aydınlanma, kaygan zeminler ve merdivenler gibi çevre etkenlerinin çocukların sağlığı ve bedensel özellikleri açısından olumsuz etkilere yol açtığı bir gerçektir (Bulut, 1997).

    Çalışma ortamlarının genellikle işçi sağlığı ve güvenliği kurallarına uygun olmaması, mekânların küçük ve gürültülü olması, havalandırma önlemlerinin alınmamış olması, bu tür çalışma ortamlarında kullanılan çeşitli maddeler çalışanların sağlıkları ve güvenlikleri açısından ciddi tehlikeler oluşturmaktadır. Örneğin; ayakkabı, saya, saraciye ve deri konfeksiyon sanayinde kullanılan ilaç, solusyon gibi yapıştırıcılar içindeki kimyasallar, solvent gibi organik sıvılarla çalışanlarda kalp, akciğer hastalıklarına, karaciğer, böbrek bozukluğuna ve sinir felcine neden olmakta, solventli yapıştırıcıları sürekli koklama ihtiyacı gibi bağımlılık etkileri de bulunmaktadır (Yüksel, 1995).

    2002 yılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü Çalışan Çocuklar Bölümünün Raporuna göre, 6-7 yaş arasında her 100 çocuktan en az biri bir iş kazası veya mesleki hastalık geçirmiştir. Bu kazalarda ilk sırayı %26.1’le kırık çıkık, ikinci sırayı %19.5 ile burkulma-incinme, üçüncü sırayı ise % 15’le enfeksiyon hastalıkları almaktadır. 19 yaşın altında, 1998 yılında 86, 1999’da 134, 2000’de 74 çocuk iş göremez duruma düşmüş 2000 yılında ise 14 çocuk hayatını kaybetmiştir (Çapur, 2006).

    İşyerinde çocuk işçilerin karşılaştığı en önemli fiziksel tehlikelerden birisi de genellikle yetişkinlerin şiddet kullanmalarıdır. Küçük ve kendini korumaktan aciz olan bu çocuklar, gelişi güzel dövülmekte veya kötü muameleye maruz kalmaktadır (Bequele ve Myers, 1998).

    Sokakta çalışan çocuklar zabıta ve polislerle sık sık karşı karşıya gelmekte, farklı kişilerden kötü muamele görmekte, sokak çetelerine girmekte, zararlı maddelere alışabilmektedirler. Sokakların tehlikeli ortamlarında çalışan çocuklar okulu terk etmek zorunda kalmakta, aileleriyle sorunları arttığında evden kaçmakta, zamanlarının büyük bölümlerini sokakta geçirmektedirler.

    İş Yerindeki Psikolojik Riskler

    İncelenen ilk grup, evlerde çocuk bakıcılığı ve ev işleri yapan çocuklardan oluşmaktadır. Bu çocukların içe kapanıklık, çekingenlik, yaşının altında gelişme, depresyon, aşağılık duygusu, ebeveynlere karşı çıkma sorunlarını yaşadıkları tespit edilmiştir.

    İncelenen ikinci grup, ekili alanlarda ve çiftliklerde çalışan çocuklardan oluşmaktadır. Bu gruptaki çocukların yorgun, bezgin, kayıtsız ve içe dönük kendisini değersiz hissetme sorunları yaşadıkları görülmüştür.

    İncelenen üçüncü grup; ayakkabı boyacısı, gazete satıcısı, sokak süpürücüsü, market ve/veya büfelerde satıcı, hırsızlık gibi yasa dışı işler yapan ve sokaklarda çalışan çocuklardan oluşmaktadır. Bu çocuklarda, düzenli ve programlı yapısal etkinliklere karşı isteksizlik, aşırı yorgunluk, aşırı sigara ve alkollü içki tüketimi, zührevi hastalıklar, ailevi kontrole karşı çıkma, yasa dışı işlere girme, bedensel gelişememe ve bozulma sorunları görülmektedir.

    Aynı araştırmada yer alan dördüncü grup ise halı ve kibrit fabrikalarında çalışan çocuklardan oluşmaktadır Bu işler, sorumluluk, dakiklik ve dikkat gerektirdiğinden çocuklarda büyük bir stres yarattığı ve duygularını körelttiği ortaya çıkmıştır (Bequele ve Myers, 1998).

    Ülkemizde çalışan çocuklarla ilgili yapılan bir çalışmada da; çalışan çocuklarda öz saygı eksikliği, utangaçlık, suçluluk duygusunda artış, intihar düşüncesi, olumsuz sosyal davranışlar, kendine olan güven eksikliği, depresyon, karşı cinsten korkma, uyumsuzluk, anksiyete, sık görülen bulgular olmuştur. Ayrıca çocukların iş ortamında işi yanlış yapınca azarlandıkları ve kötü muameleyle karşılaştıkları buna bağlı olarak korku duygusunu yoğun olarak yaşadıkları ortaya çıkmıştır (Fidan, 2004).

    Diğer taraftan çocukların yaptığı işlerin en ciddi ve yaygın sonuçlarından birisi, zihinsel gelişimlerini zayıflatmasıdır. Günlük rutin işlerin çocuğun yeni şeyleri öğrenmesini engellediği durumlarda, zihinsel gelişimin zarar göreceği kuşkusuzdur. Çalışma hayatı çocuğun iş dışında kendini geliştirecek bir şeyler yapmasını engellemektedir. Araştırmalar, bu çocukların boş buldukları zamanlarda da hiç okumadıklarını, TV’de ayırım yapmaksızın her programı izlediklerini, zihinsel gelişimlerini güçlendirecek hiçbir şey yapmadıklarını ortaya koymaktadır (Bulut, 1997).

    Türkiye’de Çalışan Çocukların Korunmasına Yönelik Çalışmalar

    Türkiye’de Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı (IPEC) çerçevesinde, bugüne kadar 11 tanesi sürmekte olan toplam 101 proje gerçekleştirilmiştir. Başlayan ve önemli mesafeler kaydeden ILO / IPEC kapsamındaki çalışmaların, daha da genişletilerek sürdürülmesi konusunda, bu kurumları destekleyici politikalar geliştirilmeli ve ilgili kurumların sürdürdüğü projelerin de sürekliliği sağlanmalıdır. ILO’nun da tavsiye ettiği gibi öncelikle kısa dönemde, kabul edilemez istihdam biçimlerinde çalışan çocuklara (kölelik, fahişelik, uyuşturucu ticareti vs.), ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlara (maden taş ocaklar vs.) ve en korumasız gruplara (12 yaşın altındakiler ve kız çocukları) ulaşılmalıdır.


    Ayrıntılı bilgiler için okuma önerileri:

    DÜNYADA ÇOCUK İŞÇİLİĞİYLE MÜCADELEDE GELİNEN NOKTA VE GELECEĞE DAİR BAZI ÖNGÖRÜLER
    Eğitim Bilim Toplum Dergisi / Cilt:13 Sayı:51 Yaz: 2015 Sayfa: 46-72
    Haydar Efe, Sevinç Arzu Uluoğlu

    Çocuk İşçiliği ve Çocuk İşçiliği ile Mücadele Stratejileri
    SOSYAL GÜVENLİK DERGİSİ • 2012 / 1
    Zakir AVŞAR, Eren ÖĞÜTOĞULLARI

    TÜRKİYE’DE ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN BÜYÜK RESMİ
    Toplum ve Sosyal Hizmet, Cilt 24, Sayı 1, Nisan 2013
    Ercüment Erbay

    ÇOCUK İŞÇİLİĞİ, IPEC DENEYİMİ IŞIĞINDA SANAYİDE ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN SORUNLARI
    HUKUK ve İKTİSAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ. Cilt 4, No 1, 2012 ISSN: 2146-0817 (Online) 187
    Necati KAYHAN

    Görünmeyen Göçmen Çocukların İşçiliği: Türkiye’deki Suriye’li Çocuklar
    Çalışma ve Toplum, 2018/2
    Kuvvet LORDOGLU, Mustafa ASLAN



  • En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa
    Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

    Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

    Web sitesi: Koray Karabekiroglu